🧧 Türkiye Yeni Yıl Geri Sayım
kThdWP. KPMG ve Enerji IQ iş birliği ile hazırlanan “Enerji Sektörel Bakış, 2021” raporu Türkiye’nin elektrik, doğal gaz ve akaryakıt piyasalarının 2021 yılındaki görünümüne dair önemli bilgilere yer veriliyor. Rapora göre Türkiye’de toplam elektrik tüketiminde %9’luk yıllık büyüme yaşanırken meskenlerde yıllık elektrik tüketimi yaklaşık kWh oldu. Doğal gaz talebinin neredeyse tamamının ithalat yoluyla karşılandığının ve en fazla doğal gaz ithal edilen ülkenin Rusya olduğunun belirtildiği rapora göre Türkiye’nin ham petrol stoku, net ithalatı 100 gün karşılamaya yetecek düzeyde. Denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık alanında teknoloji temelli hizmetler sunan KPMG ve enerji piyasasına yönelik bilgi ve danışmanlık hizmetleri veren Enerji IQ tarafından ortak hazırlanan, Türkiye’deki enerji sektörünün 2021 yılı görünümünü ortaya koyan “Enerji Sektörel Bakış” raporu yayımlandı. Global ve yerel ekonomik görünümün yanı sıra son küresel gelişmeler ışığında hazırlanan raporda, Türkiye’nin elektrik, doğal gaz ve akaryakıt piyasalarının görünümüne dair önemli bilgilere yer veriliyor. Raporla ilgili değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye Petrol ve Doğal Gaz Lideri Hakan Demirelli, “Enerji sektörünün küresel trendleri ve yerel gündeme ilişkin yorumların yanı sıra Türkiye elektrik, doğal gaz ve akaryakıt piyasalarının geçmiş dönemlerle karşılaştırmalı 2021 yılı analizlerini içeren raporumuz, enerji piyasalarına ilgi duyan herkese bu konularda tek başına yeterli bir kaynak olma özelliği taşıyor” dedi. KPMG Türkiye Elektrik ve Altyapı Lideri Erman Durmaz ise raporu, “Enerji sektöründeki dijital yenilik, piyasalardaki değişkenlik ve dekarbonizasyon için artan talep ve diğer faktörlerin yönlendirdiği dönüşümü ele alan 2021 yılı enerji sektörü raporumuzun sektördeki tüm oyuncalar için işlerini nasıl ayarlayacaklarını, değişen müşteri taleplerini nasıl karşılayacaklarını ve yeni fırsatlardan nasıl yararlanacaklarını araştırırken yararlanabilecekleri iyi bir kaynak olacağını inanıyorum” şeklinde değerlendirdi. Enerji piyasasında doğru bilgiye ve güvenilir analize hızlı ulaşmanın artan önemine dikkat çeken Enerji IQ Bilgi Servisleri Genel Müdürü Emre Ertürk de “Enerji piyasasında veriye erişimin önündeki engeller büyük oranda kalktı. Ancak, güvenilir bilgiye ve öngörüye dayanan analizlere duyulan ihtiyaç sürekli artıyor. KPMG ile birlikte hazırladığımız raporun, bu gereksinimi karşılamasını umuyoruz” dedi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki aylık payı ilk defa 50’ye ulaştı Rapora göre 2021 yılında Türkiye’nin elektrik üretimi %9 artışla 329 TWh’e ulaştı. Rüzgâr ve güneş santrallerinin elektrik üretiminde payı toplamda %13’e çıkarken, düşük su seviyelerinden dolayı hidroelektrik santrallerin yıllık elektrik üretiminde %29 azalma kaydedildi. Elektrik enerjisi üretiminde hidroelektrik santrallerinin payındaki bu düşüş, doğal gaz santrallerindeki artan üretim ile karşılandı. Güneşe dayalı kurulu güç yıl sonunda 7,9 GW’a ulaşırken, toplam 117 TWh olarak gerçekleşen yenilenebilir üretimin %64’ü Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması YEKDEM kapsamında faaliyet gösteren santrallerden geldi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki aylık payı ilk defa Nisan 2021’de %50’ye ulaştı. Toplam elektrik tüketiminde %9’luk yıllık büyüme yaşandı Elektrik tüketimindeki yıldan yıla değişim, Türkiye’nin GSYH büyüme oranıyla uyumlu bir şekilde ilerledi. Öte yandan, her yıl artmaya devam eden kişi başı elektrik tüketimi son 10 yıldır kişi başına düşen GSYH’den tamamen ayrışmış göründü. Türkiye’nin toplam elektrik tüketimi, 2021 sonu itibarıyla %9’luk yıllık büyümeyle 327 TWh’e ulaştı. Elektrik tüketiminde sanayi %44 ile başı çekerken, bunu %24’lük eşit pay ile mesken ve ticarethaneler izledi. Aydınlatma ve tarımsal sulama, sırasıyla %2 ve %5 ile elektriğin diğer tüketim alanlarını oluşturdu. Meskenlerde yıllık elektrik tüketimi yaklaşık kWh oldu Yıl sonu itibarıyla mesken abone sayısı 39 milyona yaklaştı, ticarethane abone sayısı ise 7 milyonu geçti. 2020’nin ikinci yarısındaki azalmaya karşın 2021 yılı abone sayısındaki en yüksek artış hızı %8 ile sanayide oldu ve 87 bini geçti. Ülke genelinde mesken abonesi başına ortalama yıllık elektrik enerjisi tüketimi yaklaşık kWh olarak hesaplandı. Güncel serbest tüketici limiti ise yıllık kWh olarak belirlendi. Elektrik üretiminde son beş yılın en yüksek artışı Elektrik üretimi son beş yılın en yüksek artışı olan yıllık %9’luk büyüme ile 329 TWh olarak gerçekleşti. Elektrik üretiminde doğal gazın payı geçen iki yıla kıyasla arttı ve %33 olarak gerçekleşti. Doğal gaz santrallerini sırasıyla toplam %30 ile ithal kömür ve linyit santralleri ve toplam %17 ile akarsu ve barajlı hidroelektrik santraller izledi. 2021 yılında hidroelektrik santrallerin üretimindeki düşüş, doğal gazdaki artış ile karşılandı. Enerji üretiminde rüzgâr ve güneş rekor kırdı Yenilenebilir enerji ile ilgili verilerin de yer aldığı rapora göre, 2021 yılında enerji üretiminde hem rüzgâr hem de güneş rekor kırdı ve üretimde payları sırasıyla %9 ve %4 oldu. Hidroelektrik, rüzgâr, jeotermal, biyokütle ve güneş santrallerinden gelen toplam yenilenebilir elektrik üretimi 117 TWh ile yıllık üretimin %35’ini sağladı. Yenilenebilir üretimin %64’üne karşılık gelen 74 TWh YEKDEM kapsamında gerçekleşti. YEKDEM katılımında rüzgâr santralleri 25 TWh ile ilk sırada, hidroelektrik santraller ise 22 TWh ile ikinci sırada yer aldı. Enerji fiyatlarında çok ciddi artışlar görüldü 2021 yılının özellikle son çeyreğinde elektrik piyasa fiyatlarında çok ciddi artışlar yaşandı. Artışın nedenleri arasında kısıtlamaların sona ermesi ile artan talep, kuraklıktan dolayı hidroelektrik santrallerin düşük doluluk oranları, mevsim normalleri üstündeki yaz sıcaklıkları, rekor düzeylere çıkan ithal kömür ve doğal gaz fiyatları ve doğal gaz ithalatında artan spot LNG’nin payı sayılabilir. Türkiye’de doğal gaz talebinin %99’undan fazlası ithalat yoluyla karşılanıyor 2021 yılı, Türkiye doğal gaz piyasası için de kolay kolay hafızalardan silinmeyecek gelişmelere sahne oldu. Rapora göre Türkiye’nin ortalama yıllık tüketiminin %26’sına karşılık gelen 15,9 milyar m3 miktarlı uzun dönemli doğal gaz kontratlarının geçen yıl içerisinde sona ermeye başlaması, ülkenin doğal gaz arz tercihlerini yeniden belirlemesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Yıllık doğal gaz talebi 60 milyar m3 seviyesine ulaşan Türkiye; Almanya ve İtalya ile birlikte Avrupa’nın en büyük pazarlarından biri olmayı sürdürüyor. Ancak Türkiye’nin doğal gaz üretiminin 2011 – 2021 döneminde ulaştığı 476,82 milyon m3 ortalama miktar, talebin %99’undan fazlasının ithalat yoluyla karşılanmasına neden oluyor. Türkiye Avrupa’nın en büyük pazarlarından biri olmayı sürdürse de sınırlı doğal gaz üretimi, talebin neredeyse tamamının ithalat yoluyla karşılanmasına neden oluyor. Türkiye’nin en fazla doğal gaz ithal ettiği ülke Rusya Türkiye, 2021 yılı içerisinde ithal ettiği 58,70 milyar m3 doğal gazın %44,87’sine karşılık gelen 26,34 milyar m3’ü Rusya Federasyonu’ndan ithal etti. Boru hatları ile gaz ithal edilen İran’ın payı 9,43 milyar m3 ile %16,07 olurken, Azerbaycan’ın payı ise Nisan 2021 döneminde süresi biten 6,6 milyar m3/yıl kontrat nedeniyle 8,82 milyar m3 ile %15,03 oranına geriledi. Azerbaycan’dan ithal edilen doğal gaz miktarı, bu nedenle bir önceki seneye göre 2,73 milyar m3 azaldı. Türkiye’nin ham petrol stoku, net ithalatı 100 gün karşılamaya yetecek düzeyde Doğal gaza benzer şekilde ülkemizin ham petrol ihtiyacının %90’ı da ithalat yoluyla karşılanıyor. Türkiye 2021 yılında 3,4 milyon ton ham petrol üretti. Bu toplam 34,8 milyon ton olan arzın %10’unu oluşturdu. Derlenen aylık bildirimlere göre Türkiye’nin rafinerilerinde tutulan toplam ham petrol stoku, 2021 yılı sonu itibarıyla ülkenin net ithalatını 100 gün karşılamaya yetecek düzeyde. Türkiye, günlük ham petrol üretimini 2023 yılına kadar %75 oranında artırmayı hedefliyor Artan ham petrol talebi ve arzda %90 oranında dışa bağımlılık karşısında son yıllarda yeni petrol sahaları için arama çalışmalarını hızlandı. Mevcut kuyuların çoğunun üretim verimi, sahaların ilerleyen yaşı nedeniyle düşüyor. Ancak TPAO, günlük ham petrol üretiminin 2023 yılına kadar %75 oranında artmasını hedefliyor. Bu doğrultuda yeni konvansiyonel olmayan arama faaliyetlerine ek olarak, son yıllarda kamu envanterine katılan iki sismik araştırma ve üç sondaj gemisinden oluşan filoyla Karadeniz ve Akdeniz’de arama faaliyetlerine başlandı. Sakarya sahasındaki derin deniz sondajları sonucunda 2020 yılında Tuna-1 kuyusunda ve 2021 yılında Amasra-1 kuyusunda bulunan doğal gaz rezervleri, açıklanan ilk keşifler oldu. Akaryakıtta en fazla talep motorinde Türkiye’de yılda toplam 40 milyon ton ham petrol işleme kapasitesine sahip beş adet rafineri bulunuyor. Bu rafinerilerin 2021 yılında ürettikleri toplam 26,2 milyon ton akaryakıt, Türkiye’nin 37,4 milyon ton akaryakıt arzının %70’ini oluşturdu. Kalan 11,2 milyon ton ise %81’i motorin olmak üzere ithal edildi. Öte yandan 2021 yılında oluşan toplam talebin %78’i tüketime, %22’i ise ihracata yönelik oldu. Kısıtlamaların kalkmasıyla artan ulaşım faaliyetlerinin de etkisiyle akaryakıt talebi Mart 2021’den itibaren yükseldi. Motorin, 28,8 milyon ton ile toplam yıllık talebin %74’ünü oluşturdu. Bunu 4,7 milyon ton ile benzin ve 3,5 milyon ton ile havacılık yakıtları izledi. Denizcilik yakıtı talebi 1,3 milyon ton iken fuel oil talebi 0,5 milyon ton oldu. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu TOSFED ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı TGA destekleriyle düzenlenen TransAnatolia, 12. yılında km'lik yarış rotasıyla 20 Ağustos'ta Hatay'dan başlayıp, 27 Ağustos'ta Eskişehir'de sona erecek. Motosiklet, Quad, SSV, Otomobil ve Kamyon kategorilerinde 56 rally, 28 raid olmak üzere toplam 84 yarışçının katılacağı TransAnatolia'ya, bu yıl Türkiye'nin yanı sıra İtalya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve Avustralya'dan da katılım seramonik startı 20 Ağustos Cumartesi günü saat Hatay Expo'da Hatay Belediye Başkanı Savaş, TransAnatolia Genel Koordinatörü Burak Büyükpınar ve TransAnatolia Sportif Direktörü Orhan Çelen tarafından verilecek. ise Expo'21 Hatay sıralama etabı il sınırından geçilecek yarış rotasında yarışmacıları bu yıl oldukça zorlu zirveler bekliyorYarışmacılar 21 Ağustos günü Karatepe Aslantaş Milli Parkı hedefiyle yola çıkıp, bu rota üzerinde Amanos Dağları'nın zirvelerinden geçerek, metrelik zirveleri aşıp Kayseri'ye ulaşacak. Yarışın devamında Kayseri'den start alıp, Kayseri'ye geri dönen yarışmacıların diğer günkü hedeflerinde Aladağlar var. Yaklaşık metrelik zirveleri geçerek Çiftehan'da termal tesislerin bulunduğu alanda konaklayacak yarışçıları diğer gün Bolkar Dağları'nın zorlu yol koşulları bekliyor olacak. Ardından ise hedef Tuz Gölü. Etabın yüzde 80'ini yolsuz ortamlarda kat edecek yarışmacılar Haymana'daki kamp alanına ulaşacak. Yarışın son günü ise Haymana ve Eskişehir arasında değişik bir coğrafyada ormanlar içinden geçilerek Eskişehir'e varılacak ve yarış son yol notları rally raid yol notları denince akla gelen ilk isim Jordi Arcarons tarafından TransAnatolia sponsorlarıyla yola devam ediyorTransAnatolia'nın ana sponsorları arasında; 30 yıla yaklaşan geçmişi boyunca Türkiye motosiklet kültürüne sağladığı katkı kadar, verdiği yön ve temsil ettiği markalarla büyümeye devam eden Ducati/Korlas ve kültür, tarih, eğitim, sanat, eğlence ve ticaret alanlarında bir olimpiyatı Hatay'a getiren, onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Expo'21 Hatay yer alıyor. Yarışın motosiklet kategorisi sponsoru bu yıl Castrol olurken Spor Toto, General Tire, İzeltaş, Fikirmedya, Jules Verne ve 4x4Europarts ise yarışı destekleyen diğer kurumlar arasında yer alıyor. TransAnatolia'nın bu yılki medya sponsorları ise Power Group, ve TransAnatolia'da bu yıl Raid kategorisinde katılım rekoru olduBu yıl katılımcı ilgisinin bir hayli çok olduğu TransAnatolia raid kategorisine; bireysel ve takım olarak toplam 28 ekip katılıyor. Raid kategorisinde katılımcılar her gün verilen rota üzerinde, belirlenen hız limitlerini aşmadan ve yol notlarını takip ederek ilerliyorlar. TransAnatolia'ya katılan takımlardan bazıları ise şöyle Lifted Racing Team, Offteam, She's Offroad, Viking Garage, Team Balaban, Prehistoric Team, Nascar Jeep, Alsan Team.
Mutlaka sizde yeni yıla saniyeler kala 10’dan geriye saymışsınızdır. İnsanlar geri sayım yaparken ki anlarını sosyal medyada sıkça paylaşıyor. Yeni yıla girmenin bir gerekliliği aline gelen bu davranış hayatımıza nasıl girdi bunu inceleyeceğiz. Geri Sayımın Tarihi 1960’lara ve 1970’lere kadar çok az insan geri sayım yaptı ve evet, buna yeni yıl da dahildi. 31 Aralık’ta kutlamalar ve sonrasında geri sayım. O halde, 20. yüzyılın ikinci yarısında geri sayım neredeyse hiç yoktan her yerde yaygın hale nasıl geldi? Ve neden şimdi onlara bu kadar çekiliyoruz, özellikle bir yılın sonunu ve diğerinin başlangıcını işaretlemek için neden sayım yapıyoruz? Bugün bildiğimiz gibi geri sayımlar birçok amaca hizmet ediyor. Tahminleri, kararları ve taraflarıyla yeni yılı beklemek tipik olarak üretken, iyimser ve umut vericidir. Ama aynı zamanda zamanın bittiği felaketlerin ortaya çıktığı “kıyamet geri sayımları” da var. Felaket her zaman insan yaşamının bir parçası olmasına rağmen, nükleer imha tehdidi yaygın varoluşsal korkuları beraberinde getirdi. Özellikle 1947’de, Atom Bilimcileri Bülteni, kıyamete ne kadar yakın olduğumuzun görsel bir hesaplamasını sağlayan Kıyamet Saatini tanıttı. Takip eden yıllarda, geri sayım’ terimini Amerikan sözlüğüne getirenler de aynı bilim adamlarıydı. Bir 1953 San Francisco Examiner makalesi, yakınlardaki Nevada çölünde bir atom bombası testi hakkında şunları bildirdi “Hoparlör ve kısa dalga radyo bağlantısındaki atanmış bir yetkili, patlamadan önce kalan süreyi aralıklarla duyurur. En sonunda eksi 10 saniye, eksi 5 saniye ve eksi 4 saniye’ tonlarını seslendiriyor ve patlama anına kadar devam ediyor.’ Birkaç yıl sonra, Alfred Hitchcock 1957 yapımı televizyon filmi Four O’Clock’taki atom geri sayımını evcilleştirdi ve adını aynı zamandan dakikalar ve saniyeler önce patlayıcılarla donatılmış bir banliyö evinin bodrum katına nakletti. 1950’lerin televizyonda yayınlanan geri sayımları, ister gerçek ister kurgu olsun, zamanın şişip gerildiği ve sonra söndüğü, korkutucu zamansal deneyimlerdi. Ancak 5 Mayıs 1961’de geri sayım ilk büyük pozitif çağrışımına kavuştu. Ulusal gece haberlerini izleyen yaklaşık 45 milyon Amerikalı, Amerika’nın ilk insanlı uzay uçuşunun başarılı bir şekilde başlatılması için geri sayımı duydu. Patlamanın ardından astronot Alan Shepard, Roger, havalandı ve saat başladı’ dedi. Kıyamet geri sayımları tehdit ettiği için zaman bitmedi; bunun yerine yeni bir saat başladı. Uzay Bilimi Gölgesinde Geri Sayım Roket fırlatmalarıyla ilgili geri sayımın kökenleri, Fritz Lang’in 1929 tarihli filmi Woman in the Moon’un bir ay roket fırlatma için uzun bir geri sayım içerdiği Weimar Cumhuriyeti’ndeydi. Daha önce hiç kimse fırlatma ya da geri sayım gibi bir şey duymamış ya da görmemişti. Cömert bilim kurgu çok makaralı filmi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan uzay programının merkezi haline gelen Almanya’nın roket bilimcileri üzerinde çok büyük bir etkiye sahipti. Filmdeki danışmanlardan biri, daha sonra NASA için çalıştığı ve roket fırlatmalarını düzenlediği Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden erken dönem uzay yolculuğu meraklısı Willy Ley’di. 1960’lar boyunca televizyonda yayınlanan her roket fırlatmayla birlikte, geri sayım halkla giderek daha fazla olumlu ilişki kurdu ve üç kişilik bir mürettebatı aya götüren uzay gemisi Apollo 11’in tarihi geri sayımını ve kalkışını oluşturdu. Bugün bildiğimiz şekliyle oluşum geri sayımının unsurları, dünya çapında en az 500 milyon insanın yüksek sesle ve net bir geri sayım duymak için ayarladığı 16 Temmuz 1969’da, heyecan verici, cüretkar ve dönüştürücü bir hedefe yol açtığında tarihe kazındı. . 1970’ler boyunca, geri sayım atomik test alanlarının ve uzay görevlerinin ötesine, radyo ve televizyon programlarına ve bir bomba patlamasının nihilizminden bir roket fırlatma zaferine doğru ilerledi. 1974’te başlayan popüler Avustralya müzik programı Countdown, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da benzer gösterilere ilham verdi. Bu gösteriler, en son en büyük hit için geri sayarak, zamanın akışını yavaşlattı ve yakın geçmişin sınırlarını çizdi. Arazileri zaman değil, daha ziyade sırayla düzenlenen ve “sıfır” değil “bir numara”ya götüren “en üst” veya “en popüler” idi. Diğer türde geri sayım programları zamana karşı yarışı güçlendirdi. Örneğin, uzun süredir devam eden İngiliz oyun programı Countdown’da, yarışmacılar belirli bir süre içinde sayı ve kelime problemlerini tamamlamaya çalışıyorlar. Kıyamet Saatini andıran çok büyük bir analog saat, gösterinin setinin üzerinde asılı duruyor. Bu yinelemede, gösterinin muzaffer yarışmacıları zamana karşı yarışın kazanılabileceğini, yani felaketin önlenebileceğini gösteriyor. Bu Yazı İlgini Çekebilir Yılbaşı Temalı En İyi 10 Film Kıyamet ve oluşum geri sayımları sonunda nihai kutlama geri sayımına yol açtı yeni yıla bir. Amerikalılar, 1890’lardan başlayarak, gece yarısı çanların çoğunlukla kiliselerde çalması da dahil olmak üzere, Yeni Yıl Arifesini çeşitli şekillerde alenen kutladılar. İlk top 1908’in gelişini kutlamak için One Times Meydanı’nın çatısına düştü ve 1930’larda ve 1940’larda ticari radyo yayınları, gece yarısı hem kırsal hem de kentsel izleyicilere yeni yılın gelişini müjdeledi. Ama tespit ettiğim ilk geri sayım 1950’lerin sonlarındaydı. 1957’nin son birkaç saniyesinde, yayıncı Ben Grauer, Times Meydanı’na bakan bir tünekten ulusal bir radyo dinleyicisine “’58 yolda, 5-4-3-2-1. Top direğe doğru kaymaya başlıyor ve bu, ’58’in burada olduğunun işareti.’ Çok fazla ilgi görmedi Mevcut kayıt, neşeli ama kesinlikle geri sayım yapmayan bir kalabalığı içeriyor. 1960’lar boyunca, Grauer, muhtemelen son derece kısa ömürlü bir olayı uzatmanın bir yolu olarak, televizyonda Yılbaşı Gecesi geri sayımlarını tanıtmaya çalıştı. Yine de, bu yayınlarda kalabalığın tezahüratlarını duyabiliyor olsanız da, geri sayıma katılmıyorlar. Grauer’in yeniliğini yakalayan Dick Clark’ın 1973’te giriş yapan Yeni Yıl Rockin’ Eve’i, dans partisi setlerinde sahnelenen şekerlemeli geri sayımlar içeriyordu ve bazen Times Meydanı top düşüşü ile acı verici bir şekilde senkronize değildi. İnanması imkansız olsa da, mevcut radyo ve televizyon yayınları ve gazete raporları üzerine yaptığım araştırma, 1979’un gelişinden birkaç saniye öncesine kadar Times Meydanı kalabalığının yeni yıl için geri sayım yapmadığını gösteriyor. O anda, geri sayım kültürünün geldiği ve burada kalacağı açıktı.
NASA'nın Uzay Fırlatma Sistemi, 18 Mart'ta Florida'daki taşınabilir fırlatıcıda dururken. Fotoğraf Kim Shiflett/NASA Bu süper güçlü roket insan taşımayacak. Bunun yerine, rokete iki tane sahte insan gövdesi yerleştirilecek. NASA’nın onlarca yıldır süren Ay’a yeniden dönüş planı iptal edilmekle, yeniden başlamakla, ABD Kongre toplantılarıyla, COVID-19’la, teknik gecikmelerle ve daha teknik gecikmelerle karşı karşıya kaldıktan sonra nihayet kalkışa hazır. Her şey yolunda giderse, Artemis 1’in başlamasına bir aydan kısa bir süre kaldı. Uzay Fırlatma Sistemi SLS roketinin Ağustos’un sonunda veya Eylül’ün başında fırlatılması, Ay’ın yörüngesine girmesi ve sonrasında Dünya’ya dönmesi bekleniyor. NASA’nın bu en yeni uzay uçuş programının ilk öğesi olan Artemis 1, uzun zamandır beklenen ve önümüzdeki yıllarda astronotları taşıması planlanan SLS ve Orion komuta modülünün önemli bir testi niteliğinde SLS, eski Satürn V roketine benzeyen bir ağır yük roketi. Artemis 1’in fırlatılacağı Florida’nın doğu kıyısındaki NASA’nın Kennedy Uzay Merkezi’nde çalışan operasyon müdürü Sliff Lanham, “Takım heyecanlı olmanın da ötesinde” diyor. “Halen yapılması gereken birkaç haftalık işimiz var, dolayısıyla sakin olmamız gerekiyor.” İşte, fırlatmayla ilgili yapılanlar ve en önce yapılması gereken şeyler. Son sezon Provalardan çıkarılan dersler NASA’nın bir kaç ay önce yakıt sızıntılarıyla ilgili sorunlar yaşadığını ve test uygulamalarının iptal edildiğini hatırlıyor olabilirsiniz. NASA mühendisleri, bu testlere “yaş hazırlık provası” WDR adını veriyor. İsminden de anlaşılacağı üzere, bu testlerde roket rampaya yerleştiriliyor ve fırlatma günü yapılacaklar prova ediliyor. WDR’lerin bir diğer amacı, tam da böylesine büyük roketler gibi yüksek ölçüde karmaşık sistemlerde pek de olağan dışı sayılmayan bu tür sızıntılar gibi sorunların keşfedilmesi. WDR’ler aslında çok faydalı. NASA’da çalışanlar, bu testlerden elde edilen sonuçları kullanarak Artemis 1 fırlatışı için kontrol listesi hazırlıyor. Fırlatma hazırlığının en göz kamaştırıcı kısmı olmayabilirler fakat bu denemeler olmadan, roket muhtemelen fırlatılamaz. NASA, roketi biraz kurcaladıktan sonra son testleri Haziran ayında yürütmüştü. Başka bir yakıt sızıntısı olmasına rağmen, mühendisler testlere son vermeyi seçmiş ve roketi tamir için yeniden montaj binasına götürerek sorunları çözeceklerini düşünmüşlerdi. Fırlatmaya bir ay kala Roketin hazırlanması Mühendislerin Artemis 1’i uğurlamadan önce halen tamamlaması gereken bir kaç iş var. Yapılacak önemli şeylerden biri de, SLS’nin bileşenlerini kontrol ederken kullandığı roket pillerini şarj etmek. Fakat bu pillerin sınırlı bir ömrü var ve mühendisler pilleri çok erken dolduramaz. Lanham pilleri doldurmanın, belirsiz bir fırlatma tarihi için plan yapmayı içeren itinalı bir dengeleme işi olduğunu söylüyor. Dahası, Artemis 1’de hiç insan mürettebat bulunmasa da Orion kapsülü üç yolcu taşıyacak İnsan astronotların Ay yolculuklarında karşılaşacakları unsurları test edecek olan üç deney mankenini. Bu mankenlerden ilki, şimdiden biniş yapmış durumda. İsmi ise Moonikin Campos. Ay’ın uçuş güzergâhında ne kadar radyasyona maruz kalınacağını ölçen dedektörlerin yanısıra, yolculuğun ne kadar sarsıntılı geçeceğini test etmek için de ivmeölçerler ve titreşim sensörleri taşıyor. Fırlatıştan önce, kendisine iki sahte insan gövdesi daha katılacak ve bunlar da gelecekteki astronotların radyasyonu azaltmak üzere giyebileceği test yelekleriyle donatılmış olacak. NASA kapsüle ayrıca, mankenlerle beraber Ay’ın etrafında dolaşıp geri gelecek bir Snoopy peluşu ve Koyun Shaun oyuncağı da bindirecek. Bu oyuncaklar, roket uzayda iken uçarak yerçekimsiz ortamı gösterecekler. Fırlatmaya bir hafta kala Takvim kontrolü NASA, 2,6 milyon kilogramlık Artemis 1’i fırlatma rampasına pat diye koyamaz. Başarılı bir fırlatış için birçok unsurun bir araya gelmesi gerekiyor ve roket bunlardan sadece biri. Dünya, Ay ve Güneş’in doğru noktalarda olması gerekiyor ki uzay aracının uçuş manevraları onu uygun yere getirebilsin. Güneş özellikle önemli çünkü Artemis 1, kısmen güneş panellerinden güç kazanıyor. NASA’da plan yapan uzmanlar, bu gereksinimleri karşılayabilecek üç tarih belirlemişler 29 Ağustos, 2 Eylül ve 5 Eylül. Bu tarihlerden biri, muhtemelen fırlatıştan sadece günler önce seçilecek. Roketin atılan kısımlarını toplayan ABD Donanması’nın hazır olması gerekiyor. SpaceX araçlarının da kullandığı rampada başka roketlerin bulunmaması gerekiyor. Ayrıca havanın da işbirliği yapması gerekiyor. “Florida’da fırtına mevsimindeyiz” diyor Lanham. Bu tarihlerden hiçbiri sonuç vermezse, sonraki fırsatlar Eylül’ün sonunda veya Ekim’in başında gelecek. Bunlarda da başarıya ulaşılamazsa, Ekim’in sonlarında bazı günler var. NASA’da çalışanlar o kadar beklenmemesini ümit ediyor. Artemis, güneş enerjisini zayıflatabilecek kısmi bir Güneş tutulmasından kaçınmak zorunda kalabilir. Fırlatıştan sonra Gelecek ve Ay Amerikan Gezegen Derneği için çalışan uzay politikası danışmanı Casey Dreier, “NASA’nın, PowerPoint slaytlarından öteye gidememiş Ay’a dönüş programları var” diyor. Artemis 1 eğer başarılı olursa bu zinciri kıracak. Dreier, bu özel girişim konusunda iyimser olmak için sağlam sebepler bulunduğunu belirtiyor. Artemis programının artan masraflarına rağmen Ay’a geri dönme fikri, ülkenin başkentinde siyasi parti hatlarını ve başkan yönetimlerini aşarak kendisine geniş bir destek buluyor. Desteklerinin karşılığını nihayet aldıklarını görmekten mutlu olacaklarına şüphe yok. Daha sonra ise Artemis 1, başarılı olduğunu varsayarsak çok daha büyük bir listenin sadece ilk görevi olacak. “Zirve noktası bu değil” diyor Lanham. “Bu daha başlangıç.” İlk mürettebatlı Artemis 2 görevinin takvimi halen belli değil fakat mevcut planlara göre 2024 civarında fırlatılması düşünülüyor. Artemis 2, Apollo 8 gibi Ay’ın etrafında uçup Dünya’ya geri dönecek. Bunun sonrasında ise insanlar, 1972’den beri ilk defa Ay’a adım atacak. “Ay’a yapılan inişler, bu noktada neredeyse söylentiye dönüşmüş durumda” diyor Dreier. “İnsanları yeniden Ay’da yürürken görmek için ilk defa gerçek ve geçerli bir şansımız var.” Yazar Rahul Rao/Popular Science. Çeviren Ozan Zaloğlu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, bugün sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşımda Türkiye’nin ilk tamamen yerli ve milli haberleşme uydusu olan Türksat 6A için geri sayımın başladığını söyledi. İşte detaylar… Türksat 6A, ilk yerli ve milli haberleşme uydusu olacak! Geçtiğimiz yılın aralık ayında Türksat 5B uydusu, Elon Musk’ın SpaceX şirketine ait Falcon 9 roketi ile ABD’nin Florida eyaletinde yer alan Cape Canaveral üssünden fırlatıldı. Aradan geçen 6 ayın sonunda ise 14 Haziran’da yörüngedeki yerini aldı. Sırada ise Türkiye’nin ilk tamamen yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A var. Bu uydu da 2023’ün 2. çeyreğinde yine SpaceX’in Falcon 9 roketi ile uzaya fırlatılacak. Bununla birlikte Türkiye de kendi haberleşme uydusunu üretebilen 10. ülke olacak. 42 derece doğu boylamına yerleşecek olan Türksat 6A, Türkiye başta olmak üzere Avrupa’yı, Hindistan’ı, Güney Asya’yı, Orta Doğu’yu ve Kuzey Afrika’yı kapsayacak. Yörüngeye yerleştikten sonra üzerindeki güneş panelleri ise kW elektrik üretecek. Bu sayede 15+ yıl boyunca görev yapabilecek. Yeni uydu ile birlikte Türkiye’nin de aktif kullanımdaki uydu sayısı 10’a çıkacak. Bu projenin ortakları arasında bulunan TUSAŞ, ASELSAN ve CTECH firmaları da edindiği tecrübeleri uzay ve havacılık sanayii ürünlerine aktararak ihracatta yeni bir kapı aralamayı hedefliyor. Yörünge42° DoğuFaydalı yük20 Ku-Bant Aktarıcı Hizmet ömrü> 15 yılKuru kütle~1700 kgToplam kütle ~4200 kgGüç üretimi~7 kW Ömür sonu Türksat 5B uydusu neler getirdi? Türksat 5B’nin uzaya fırlatılmasıyla beraber Türkiye’nin aktif haberleşme uydu sayısı beşe, toplam uydu sayısı ise sekize ulaştı. Sabit sınıf uydulara göre 20 kat daha fazla kapasite verimliliği sağlayan 5B, Yüksek Verimli Uydu sınıfında değerlendiriliyor. Aktif bir şekilde çalışmaya başladığından beri Orta Doğu’nun tamamı, Basra Körfezi, Kızıldeniz, Akdeniz, Kuzey ve Doğu Afrika, Nijerya, Güney Afrika ve yakın komşu ülkelerine ait bölgelere hizmet sağlıyor. Ka-Bant yüküyle toplamda 55 Gbps’den fazla veri iletimi gerçekleştiriyor. Ka-Bant veri iletimi sayesinde diğer uydularla karşılaştırıldığında, 15 katın üstünde daha fazla veri akışı sunacak olan Türksat 5B uydusu; özellikle de havacılık ve denizcilik sektörlerinde büyük rol oynuyor. Aynı zamanda karasal altyapı ile erişilemeyen yerlere ulaşım sağlanarak daha geniş bir internet altyapısı kurulmasına katkı sağlıyor. 4,5 ton fırlatma ağırlığına sahip Türksat 5B, 15kW güç kapasitesi ve yeni nesil elektrikli itki sistemine sahip. 35 yıldan fazla ömür biçilen uydu için Türkiye’nin üç ilinde, Ankara, İzmir ve Van’da yer istasyonları bulunuyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
türkiye yeni yıl geri sayım