🌙 Su Ve Hayat Nedir Kimya
phuLP. Oluşturulma Tarihi Temmuz 01, 2022 1605Tıp ve kimya alanında birbirinden çok terim bulunmaktadır. Özellikle de ekstraksiyon çok fazla kullanılan terimlerden bir tanesidir. Ekstraksiyon nedir? Tıpta ve kimyada nerelerde kullanılır? Ekstraksiyon yöntemleri ve örnekleri nelerdir tüm detayları ile genellikle hayatın her alanında kullanılan kimyasal bir süreç olarak bilinmektedir. Çay demlemek de ekstraksiyonun en bilinen örneklerinden bir tanesidir. Ekstraksiyon Nedir? Hayatında her alanında ekstraksiyon bulunur. Bu kimyasal süreç bir çözücü ve bileşiğin karışımından seçici olarak çıkarılması olarak bilinir. Ekstraksiyon sırasında başarılı olunması için bileşiğin çözücü içerisinde bulunan karışımda daha fazla çözücünün de yer alması gerekmektedir. Önemli bir içerik kaynağı olan ekstraksiyonun geçmişi neredeyse 4000 yıl öncesine dayanmaktadır. Mısır'daki Firavun uygarlığında çeşitli renk, malzeme ve farklı aromalar elde edilmek istenmiştir. Bunun için de sıvı ve katı ekstraksiyonu ilk defa Mısır uygarlığı kullanmıştır. Dini ritüelleri olan mumya bandajlama sırasında yaygın olarak da bu ritüeller kullanılmıştır. Tütsü özlerinde ise özel seskiterpenlere de yer verilmiştir. Bu keşif önemli bir dönüm noktası da olmuştur. Tıpta Ve Kimyada Nerelerde Kullanılır? Tıp ve kimya alanında önemli örnekleri olan ekstraksiyonlar genellikle Mısır'da firavunlar döneminde de yoğun olarak kullanılmıştır. Mısır uygarlığında geçmiş yıllarda dini ritüellerde tütsüler de kullanılmıştır. Tütsülerin özlerinde bazı özel yapılı seskiterpenler de keşfedilmiştir. Roma ve Yunan medeniyetlerinde bu alanda çok önemli keşiflere de imza atılmıştır. Genellikle damıtma için ambix gibi konular da keşfedilmiştir. Sonraki zamanlarda ekstraksiyon yöntemi İslam medeniyetlerinde de damıtma ya da çıkarma sanatı olarak öne çıkmıştır. Ekstraksiyon genellikle organik özücülerde kullanılmaktadır. Hayatımızın her alanında da önemli bir yere sahip olması ile bilinir. Hayatın her alanında ekstraksiyon kullanılmaktadır. Özellikle tıp, eczacılık, kimya ve kozmetik alanında hammaddelerin saflaştırılması ve bileşenlerin de ayrılması için kullanılmaktadır. Ekstraksiyon Yöntemleri ve Örnekleri Günümüzde ekstraksiyon yöntemi farklı alanlarda da kullanılıyor. Parfüm, kozmetik ve gıda gibi sektörlerde ve kimya endüstrisinde ekstraksiyon yöntemi yoğun olarak kullanılıyor. Kimya laboratuvarlarında genellikle ayırma hunisi yer almaktadır. Bu ayırma hunisi ile sıvı ile sıvı ekstraksiyonunun kullanılması da çok yaygındır. Çözünen bileşenlerin de olduğu çözelti huniye yerleştirilir. Ayrıca karışmayan bir çözücü de buna eklenir. Bu durumda her iki katmanın da birlikte çalkalanması gerekir. Eğer bir katman sulu olursa diğer organik çözücü de yaygın olanıdır. Ayrıca bu ili katmanın da birlikte çalkalanması gerekir. Bileşenler özellikle bir katmandan diğer bir katmana geçerken çıkarılırlar. Bu noktada ayırma hunisinin şekli de çok önem taşımaktadır. Geçmişten günümüze ilaç, gıda, biyoyakıt ve malzeme üretimlerinde de ekstraksiyon yöntemleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda bu yönteme de pek çok alanda ihtiyaç duyulmaktadır. Ekstraksiyon Yöntemleri İle İlgili Merak Edilenler Mısır uygarlıkları döneminden itibaren kullanılan ekstraksiyon yöntemi herkes tarafından merak edilmektedir. İnce kimya endüstrisinde ve üretim faaliyetlerinde ekstraksiyon işlemleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Ekstraksiyon yöntemleri kullanılırken genellikle bir kısmın sulu diğer kısmın ise organik çözücü içermesi çok önem taşımaktadır. Bileşenler genellikle bir katmandan geçerken diğerine çıkması da sağlanır. Bu şekilde iki katmanın da doğru bir şekilde ayrışması söz konusu olacaktır. Sıvı hareketleri iyi takip edilerek ekstraksiyon yöntemine dikkatli bir şekilde bakılır. Ekstraksiyon yöntemi genellikle Mısır uygarlığında mumya bandajlamalarında da çok yaygın kullanılmıştır. Ayrıca tütsü özlerinde yer alan özel seskiterpenler de keşfedilmiştir. Ekstraksiyon yöntemi genellikle damıtmanın da temelini oluşturmaktadır. Geçmişten günümüze ekstraksiyon yöntemi tıp, kimya ve daha pek çok alanda kullanılmıştır.
Hayatın kaynağı olan suyun bileşimini tanımlamak için kullanılan ölçütlerden biri de sertlik. Suyun sertlik derecesinin insan sağlığına bilinen bir etkisi olmamasına rağmen sanayide su kullanılan cihazların bozulmasına sebep olduğu için sertliğinin belirlenmesi ve gerekirse giderilmesi önemlidir. Suyun sertlik derecesini belirleyen şey içerdiği çok değerlikli katyon, yani +2 ya da daha fazla değerlikli iyon miktarıdır. Sertlik suyun içerdiği +2 değerlikli Ca ve Mg iyonlarının toplam derişiminin milimol/lt olarak ifade edilmesiyle belirtilir. Toplam derişimi 0,6 mmol/lt'den az olan sular yumuşak, 0,6 mmol/lt ile 1,2 mmol/lt arasında olan sular kısmen sert, 1,2 mmol/lt ile 1,8 mmol/lt arasında olan sular sert, 1,8 mmol/lt'den fazla olan sular ise çok sert olarak sınıflandırılır. Sert suyun kullanıldığı cihazlarda oluşan kireç tortuları yüzünden cihazlar bozulabilir. Bu sebeple sanayide kullanılan suyun sertliğinin giderilmesi önemlidir. Suda çözünmüş kalsiyum ve magnezyum iyonlarının kaynağının kalsiyum bikarbonat ve magnezyum bikarbonat olduğu durumlarda, suyu kaynatarak kalsiyumun ve magnezyumun karbonat bileşikleri şekline çökelmesi sağlanabilir. Çökeltiler süzüldükten sonra geriye kalan su soğuduğu zaman sertliği giderilmiş olur. Bu yüzden bikarbonat içeren suların sertliği “geçici sertliktir”. Kalsiyum ve magnezyum iyonlarının kaynağının sülfat bileşikleri olduğu durumlarda ise kaynama çökelti oluşumuyla sonuçlanmayacağı için suyun sertliği kaynatılarak giderilemez. Böyle suların sertliği “kalıcı sertlik” olarak adlandırılır. Yine de, yapılan adlandırmaya rağmen, bu suların sertliği başka kimyasal süreçlerle giderilebilir. Bilim Genç web sitesinde yayınlanan yazı, haber, video, fotoğraf, çizim ve animasyonların her türlü hakkı TÜBİTAK’a aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi olsa alıntı yapılamaz, kopyalanamaz ve başka yerde yayınlanamaz. Fizik-Kimya-Matematik Hoparlör Yapalım Tasarla ve Yap köşesinin bu projesinde uygun malzemeler ile bir hoparlör yapıyoruz. Albedo Etkisi Nedir? Herhangi bir yüzeyin üzerine düşen güneş ışığını yansıtma kapasitesine albedo denir. Peki yeryüzündeki farklı alanların albedo kapasiteleri hakkında neler biliyoruz? Benzer İçerikler Popüler İçerikler
- 2317 Son Güncelleme - 2232 Ölümsüzlük suyunu arayanların serüveni en eski efsanelerde geçer. Hazreti Hızır'ın bu sudan içtiği söylenir. Abı hayat nedir, nerededir... İnsan her zaman uzun yaşamak, hatta hiç ölmemek ister. Ölümsüzlük suyunu arayan kahramanların serüveni, en eski efsanelerde geçer. Hazreti Hızır'ın bu sudan içtiği söylenir. Abı hayat nedir? Nerededir? Hazret-i Hızır hâlâ hayatta mıdır? Âb-ı Hayat, Farsça hayat suyu demektir. İçenin ölümsüzlük kazanacağına inanılan sudur. Saf ve berrak su için de kullanılır. İnce ve derin mânâlı söz için de kullanılır. Bir şeyin kıymetini ifâde etmek için de kullanılır. Âb-ı Hızır, Âb-ı Zindegânî, Âb-ı Bekâ, Aynü'l-Hayât, Nehrü'l-Hayât da denir. Ölümsüzlük, acaba insana uygun bir vasıf mı? Ölümsüzlük suyundan içen birinin, sevdiklerini hep kaybedince, büyük bir bedbahtlığa düştüğü hikâye birleştiği yerKur'an-ı Kerîm'de Hazret-i Musa ile Hızır aleyhimesselâm kıssası anlatılırken âb-ı hayata bir ima vardır Kehf, 60-82. Hazret-i Musa ve genç arkadaşı Yûşâ, çalışarak elde edilemeyen, ancak Allah tarafından ihsan edilen ledünnî ilme sahip Hızır'ı aramak üzere Mecma'ül-Bahreyn'e, yani iki denizin birleştiği yere doğru yola çıkarlar. Yanlarına azık olarak aldıkları tuzlu balığın canlanıp denize atlaması üzerine buluşma yerine geldiklerini anlarlar. Su, hadis-i şerifte bildirildiğine göre, balığa değip canlandırmıştır. Hazret-i Musa, bu hâdisenin olduğu yerde Hızır ile buluşup fevkalâde şeylere şahit olacağı gezintiye çıkar. Buhârî, "Mecmaü'l-Bahreyn'den maksat hayat pınarıdır" der. Burasının İstanbul olduğunu söyleyen, Boğaz'daki Yuşa Tepesi'ni de delil gösteren rivayetler de sudan içen kimsenin uzun yaşayacağı veya ölümsüzlüğü elde edeceğine inanılır. Tefsirlerdeki rivayete göre, İskender-i Zülkarneyn, "Karanlıklar Ülkesi"nde bununan hayat suyunu işitip aramaya karar verir. Hızır diye anılan halazadesi Elyesa'nın refakatinde ordusu ile yola çıkar. Yolda fırtına yüzünden ordudan ayrı düşerler. Karanlıklar ülkesine gelince Zülkarneyn sağa, Hızır sola giderek yollarını tayine çalışırlar. Günlerce yol aldıktan sonra, Hızır ilâhî bir ses duyar ve bir nur görür. Orada âb-ı hayâtı bulur. Bu sudan içer ve yıkanır. Böylece hem sonsuz bir hayata kavuşur ve hem de fevkalâde güçler kazanır. Sonra Zülkarneyn'le karşılaşır. O da, âb-ı hayâtı ararsa da bulamaz ve bir müddet sonra vefat eder. Halk edebiyatındaki İskendernâmeler bu mevzuya dair tafsilatla başka efsanede, İskender, âlimlerden âb-ı hayatı öğrenir. Onu aramak üzere ordusuyla yola çıkar. Askerlerini kaybeder. Yalnızca aşçısı kalır. Aşçı elindeki tuzlu balığı yıkamak üzere bir çeşmenin yanına gider; balığı yıkayınca canlanır. Aşçı da vaziyeti anlayıp sudan içer. Başına gelenleri İskender'e anlatır. iskender, tarif edilen çeşmeyi bulamaz. Aşçıya kızıp, öldürmeye çalışır. Öldüremeyince de boynuna taş bağlayıp suya atar. Aşçı bir deniz cinnine dönüşür. Kur'an-ı kerimde Zülkarneyn'in bir sudan geçerken askerlerine "Kim bu sudan içerse benden değildir!" dediği anlatılır. Burada acaba âb-ı hayata işaret mi vardır?Ölümsüz insan var mı?Halk arasında Hızır ile İlyas adında iki aziz zâtın, âb-ı hayat içerek ölümsüzlük kazandığına inanılır. İlki karadakilerin, ikincisi denizdekilerin kurtarıcısıdır. Zaman zaman ehil kimselere gözükürler. İnsanlar bu iki zâtı görmeyi büyük bir lutf sayar. Mayıs'ın 6'sında buluşup, mantar közleyip yerler. Bu güne Hızırilyas denir. Bütün bu halk inanışları bir yana, Kur'an-ı kerîm, Hazret-i Peygamber'den önce kimsenin ölümsüz kılınmadığını söyler Enbiyâ suresi, 34. Hazret-i Peygamber de vefatlarından bir ay evvel, "Şu anda yeryüzünde bulunanların hiçbiri yüz sene sonra hayatta kalmaz" buyurmuştur. Bu sebeple İmam Rabbânî gibi âlimler, Hızır ve İlyas aleyhisselâmın vefat ettiğini; ancak ruhlarının bedene girerek insanlara yardım ettiğini söyler. Hızır'ın hayatta olduğunu söyleyenlerden bazıları, "Hazret-i Peygamber, öyle buyurduğunda, Hızır yeryüzünde değil, su yüzünde idi" der. Muhyiddin Arabî'nin hârikulâde sözleri, hep Hızır'dan öğrendiği söylenir. Tefsirlerde, Hızır ve İlyas, Benî İsrâil'den iki peygamber olsa gerektir, hayatın tasavvufî manaları da vardır. Allahü teâlânın Hayy hayat verme isminin tecellisine delâlet eder. Hayy isminin sırrına erenler, âb-ı hayât içmiş olurlar. İmam Rabbânî der ki Evliyânın bâtınları, kalbleri âb-ı hayâttır. Bir katre bir damla tadan, ölümsüz hayâtı bulmuş ve sonsuz seâdete, mutluluğa kavuşmuş olur. Mevlânâ, Divan-ı Kebîr'inde üstadı Şems'i âb-ı hayata benzetir. "Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalır derler/Meğer Hızır, İlyas ola âb-ı hayât içmiş gibi" mısraları bu hakikata işaret eder. Son devir âşıkları, "Zemin, ne kadar zulmet karanlık içinde oldu!" diye şikâyet etmiş; sonra da "Lâkin âb-ı hayât zulûmâtta karanlıklarda bulunur" diye teselli olmuşlardır. Nitekim zahmet etmeden, rahmete kavuşulamaz. Zeyneb Hanım adında bir hanım Osmanlı şairi de der ki Âb-ı hayât olmayıcak kısmet ey gönül/ Bin yıl gerekse Hızır ile Seyr-i Skender et! [Ey gönül, nasib değilse eğer, kavuşamazsın sen âb-ı hayata/Hızır ile İskender'in dolaştığı yerleri bin yıl dolaşsan da!]Sümerlerin Gılgamış Destanı, âb-ı hayat üzerinedir. ME 2700'lerde yaşamış Kral Gılgamış, Tufan'dan kurtulan ve hikâyesi Hazret-i Nuh'a benzeyen ölümsüz tek insan Utnapişim'i bulmak için yola düşer. Çok zahmetler çektikten sonra bulur. Utnapişim, uzakta, nehirler ağzında, denizin dibindeki bir bitkinin adını verir. Gılgamış o yeri bulur; buz gibi suya dalar; bitkiyi koparır; ama biltinin güzel kokusunu alan bir yılan otu kapıp kaçar. Gılgamış "Ben onu memleketimin yaşlılarına götürecektim" diyerek ağlar. Memleketine eli boş Çelebi'ye bakarsanız, âb-ı hayat Anadolu'dadır. İskender, bu suyu bulduğu yere cennet suyu manasına Çabakçur demiş ve buraya bir kale inşa ettirmiştir. Bir avcı, vurduğu kekliğin bu suya düşünce canlandığını görür; ama sırrı ifşa edince, su bin parçaya bölünür. İşte Bingöl Florida'ya çıkan İspanyol kâşif ve Porto Rico valisi Juan Honce de Leon, yerlilerden işittiği bir efsanenin ardına düşer ve içenlerin gençleştiği Gençlik Çeşmesi'ni bulur. Burası şimdi bir millî park ve kaplıcadır.
DerslerKimyaSu ve Hayat KonularıSınavlara ve derslere çalışmanın en kolay yoluÜcretsiz hesabını oluştur, kazandığın soru sorma haklarınla ve video konu anlatımları ile sınavlarına, derslerine hazırlan!KAYDOL VE ÜCRETSİZ DENE
Yeşil kimya atık yönetimi. Ancak belirli bir kimyasal süreçte üretilen atıkların yönetimini içerir. Çevre kimyası, kimyanın kimyasal yönleri hakkında çalışabileceğimiz bir bilgi dalıdır. Bu kimya dalı, kirletici maddelerin doğadaki analizini ve diğer birçok alanla birlikte toprak analizini kimya, kimyasal işlemlerden elde edilen atığı yönetdiğimiz bir kimyasal tekniktir. Bu nedenle, tamamen kimyasal atıklardan kurtulmak suretiyle çevreyi temizlemeyi içerir. Biz buna sürdürülebilir kimya diyoruz. Esas olarak yeşil kimyada incelediğimiz şey, kimyasal bir süreçte minimum miktarda kimyasal kullanmak ve tehlikeli atık oluşumunu en aza nedenle, bu kimya dalı, kimyanın çevresel etkilerine odaklanmaktadır. Yeşil kimyada kullandığımız bir dizi prensip var. Paul Anastas ve John C. Warner bu kuralları yaratan kişilerdi. 12 ilke atıkların önlenmesi atık yönetiminden daha iyidirAtom ekonomisi kimyasal sentez sürecinde materyalleri en aza indirmeye çalışınDaha az tehlikeli kimyasal sentez kimyasal işlem daha az toksik kimyasallar kullanmalıdırDaha güvenli kimyasalların tasarlanması işlemin son ürünü toksik olmamalıdırDaha güvenli çözücüler ve yardımcılar mümkün olan her yerde yardımcı kimyasallardan kaçınmalıyızEnerji verimliliği için tasarım kimyasal proses için en az enerjiYenilenebilir hammaddelerin kullanımı yenilenebilir hammaddeler, daha az miktarda atık oluşturmasını sağlarTürevleri azaltın gereksiz bileşiklerin üretimini en aza indirinKataliz süreci hızlandırmak için reaksiyonları katalizleyebilirizBozulma için tasarım sürecin yan ürünlerini daha da azaltabilirizKirlilik önleme için gerçek zamanlı analiz daha fazla kirlilik önleme için analitik yöntemler geliştirmeliyizKaza önleme için doğal olarak daha güvenli kimya mümkün olan her yerde patlayıcı olmayan veya yanıcı olmayan işlem için malzemeleri seçinÇevre Kimyası Nedir?Çevre kimyası, doğada meydana gelen kimyasal süreçleri incelediğimiz ve analiz ettiğimiz bir kimya dalıdır. Buna, kimyasal kirlilik derecesinin belirlenmesinde önemli olan ana bilgi dalının bir disiplini diyoruz. Bu alan, esas olarak kimyasalların çevre kirliliği üzerindeki etkilerine ve kimyasal sentez işlemleri için yenilenemeyen besleme stoğu kullanılarak azaltılmasına kimya alanında, doğada bir kimyasal türün kaderini inceliyoruz; hava, su ve toprak. Aynı zamanda, insan faaliyetlerinin ve biyolojik aktivitelerin bu kimyasallar üzerindeki etkilerini de belirler. Bu alan, su kimyası, toprak kimyası ve atmosfer kimyası gibi çeşitli alt kategorileri içermektedir. Ayrıca kontaminasyon hakkında da çalışmalar yapıyoruz. Bir kirletici, gerekli olandan daha yüksek seviyede bulabildiğimiz bir kimyasal maddedir. Kirleticiler, insan aktiviteleri veya biyolojik aktiviteler nedeniyle dışında toprak, su ve hava kalitesini belirlemede kullandığımız göstergeler var. Örneği , su kalitesini belirlemede çözünmüş oksijen DO seviye, BOD seviyesi, KOİ seviyesi , pH vb. Gibi parametreler kullanılır. Ayrıca, çevresel kimyadaki analitik teknikler niteliksel veya niceliksel olabilir.
su ve hayat nedir kimya