🪁 Yeni Dogan Bebek Yutkunma Zorluğu
efe3d. Solunum yetmezliği, solunum sistemindeki ventilasyon denilen gaz değişimindeki yetersizliktir. Bu bir hastalık değil sendrom olarak görülmelidir. Solunum yetmezliğinde duruma bağlı olarak arteriyel oksijen düzeyi korunamaz. Böylece hipoksemi ve arteriyel karbondioksit seviyesinde yükselme görülür. Solunum sistemi metabolizmanın ihtiyaç duyduğu oksijeni sağlarken metabolik atık olan karbondioksiti de uzaklaştırmaktır. Bu sistem ayrıca diğer sistemlerinde koordine çalışmasını sağlar. Solunum sisteminde yaşanan bir aksaklık solunum yetmezliğine sebep sistemi ile ortak çalışan üç mekanizma vardır. Bunlardan ilki ventilasyondur. Ventilasyon sistemi havayı alveolerre ulaştırarak kana karışmasını sağlar. İkinci mekanizma ise difüzyondur. Bu gazların alveoller ve kapiller arasındaki hareketidir. Dolaşım sistemi ise oksijenin gaz değişiminin olduğu bölümlerde tüketilmesi gereken diğer hücre ve bölümlere ulaşmasıdır. Bu sistemler arasında solunum sisteminin çalışmasını sağlayan ventilasyon önemlidir. Solunum Yetmezliği Tipleri Nelerdir?Hipoksemik Solunum Yetmezliği FiO2 > uygulandığında PaO2’nin>55mmHg değerlerinin olması durumudur. Hiperkapnik Solunum Yetmezliği PaCO2’nin>45mmHg değerleridir. Kombine Solunum Yetmezliği Hipoksemik ve hiperkapnik solunum yetmezliği ile birlikte Zamanına Göre Solunum Yetmezliği Çeşitleri Nelerdir?Akut Solunum Yetmezliği Birkaç saat ya da dakika içinde Solunum Yetmezliği Sinsidir. Belirti vermeden ilerleyen bu semdrom birkaç gün içinde ortaya Solunum Yetmezliğinde Akut Solunum Yetmezliği Kronik solunum yetmezliği şikayeti yaşayan kişilerde enfeksiyon ve emboli gibi şikayetler ani solunum kötüleşmesine neden olabilir. Solunum Yetmezliğine Neden Olan Hastalıklar Nelerdir?Akciğer hasarları,Akciğer problemleri,Damar hastalıkları,Ventilatör hastalığı,KOAH,Santral sinir sistemi hastalıkları,Nöral ve müsküler hastalıklar,Göğüs kafesi deformasyonları,Solunum Yetmezliği Belirtileri Nelerdir?Nefes darlığı ve hızlı soluk alıp verme,Morarma,Bilinç kaybı,Solunum yollarındaki yetersizlik nedeniyle salgı atma,Yutkunma zorluğu,Yemek yerken midedeki yemek parçacıklarının hava yollarına kaçmasına bağlı olarak öksürük,Öksürmede zorlanma,Hipotansiyon,Uykuya eğilimin artması,Terleme,Baş ağrısı,Cilt renginin kırmızılaşması,Görme yetisinin azalması,Bitkinlik,Koordinasyon kaybı,Hareketlerin Yetmezliği Teşhisi Nasıl Yapılır?Solunum konusunda şikayetler oluştuğunda öncelikli olarak göğüs hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Uzman hastada yaptığı fiziki muayene ve hastanın şikayetlerini göz önüne alarak ve bazı tetkikler sonucunda hastalığa teşhis grafisi, akciğer kan gazlarının analizi, tam kan sayımı, balgam ve kan kültürü, idrar analizi, solunum fonksiyonu testi, bilgisayarlı tomografi gibi tetkikler hastalığın teşhisinde önemlidir. Solunum Yetmezliği TedavisiBu sendromun tedavisi hastane ortamında acil serviste ve yatırılarak gerçekleştirilir. Yoğun solunum rahatsızlığı yaşayan hastalarda muayene sonrası tedaviye karar verilene kadar oksijen tedavisi yapılır. Tedavide yeterli hava yolu açıklığı ve doku oksijenasyonu sağlanmaktadır. Semptomları gidermek için altta yatan sebep aranır. Ayrıca ek olarak antibiyotik, antikoagülan, steroid veya diüretik ek tedavilerle desteklenmektedir. Son Güncelleme 074249 Solunum Yetmezliği ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz. 0 Yorum Yapılmış "Solunum Yetmezliği" Kayıtlı yorum bulunamadı ilk yorumu siz ekleyin Normal Solunum Sayısı Normal Solunum Sayısı, Bir kişinin 1 dakika içerisinde yaptığı solunumun sayısını sayısının bulmak için, en basit yöntem kişinin dinlenme halinde olduğunda 1 dakikada göğüs kafesinin kaç defa kalktığına göre bulunabilir. Bilindiği gi... Yeni Doğan Bebeklerde Solunum Yetmezliği Yeni Doğan Bebeklerde Solunum Yetmezliği, Erken doğan yani prematüre bebeklerde oldukça sık karşılaşılan problemlerin en başında solunum yetmezliği sorunu gelir. Yeni doğan bebeklerin yaklaşık %3'ü, 30 haftadan önce doğan bebeklerin % 50'si, doğum ağ... Alt Solunum Yolları Alt Solunum Yolları, Solunum sistemi alt ve üst solunum yolları olarak iki bölümde incelenir. Üst solunum yollarına burun ve yutak oluştururken alt Solunum yollarını ise gırtlak soluk borusu ve akciğerler oluşturur. Nefes borusu akciğerlere vurulmuş ... Oksijensiz Solunum Denklemi Oksijensiz solunum denklemi, yaşamsal fonksiyonların devamı için gerekli olan oksijenin işleyişini ifade eder. Oksijensiz solunum bilimde Anaerobik Solunum olarak geçmektedir. Oksijenli solunum yapan canlıların yaşadığı ortamda oksijen kalmadığı zama... Derin Solunum Egzersizleri Derin solunum egzersizleri, Akciğerde sorun yaşayan kişilerin yeterli oksijen almaması durumunda kişilerde solunum zorlukları çekilmektedir. Nefes almak gibi problemler yaşayan kişilerin boyun ve omuzlarındaki kaslarda ağrılarda ve sancılar görülür. ... Kuşlarda Solunum Kuşlarda solunum, Damardaki kandaki karbondioksit gazının oksijen gazı ile yer değiştirmesini sağlayan temel sistemdir. Solunum sisteminde burun ve ağız birlikte yardımıyla dışarıdan alınan havanın içindeki oksijeni sırayla gırtlak ve soluk borusunda... Solunum Tipleri Solunum, tüm canlıların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için havandan oksijen alarak vücuda zarar veren karbondioksidi dışarıya geri vermesi olayına verilen addır. Tüm canlılar genel ihtiyaç olan yemek yemek su içmek gibi vücuduna aldıkları besinleri... Solunum Sistemi Solunum sistemi, kandaki yer alan karbondioksit adı verilen CO2 gazının diğer gaz çeşidi olan oksijen gazı O2 ile yer ve konum değiştirmesini sağlayan sistemin adına bilinen en temel organı ise akciğerlerdir. Göğsün boşluk... Solunum Sayısı Solunum Sayısı; Bir insanın, 1 dakika içerisinde yaptığı solunumun sayısını gösteren değere denir. Solunum sayısını bulabilmek için en kolay metot, kişinin istirahat hali durumunda, 1 dakikada yapmış olduğu solunum ve göğüs kafesinin dakikada kaç def... Solunum Sistemi Hastalıkları Solunum yolu hastalıkları, Solunum sistemi insan vücuduna oksijeni taşımakla görevli olan sistemdir. Oksijen taşımak ile beraber kanın pH' değerini ayarlar ve karbondioksidi vücuttan uzaklaştırır. Solunum sisteminde bulunan organlar sırası ile; burun... Solunum Cihazı Fiyatları Solunum cihazı fiyatları, Solunum sisteminde tıbbi adı ventilasyon olarak ilen gaz değişimde yetersizlikten oluşur. Çoğu insanlarımız sigara kullanınımı çok yaptığı için ilerleyen yaşlarda solunum yetersizliği yaşarlar. Solunum yetersizliği için a... Solunum Çeşitleri Solunum çeşitleri canlıların türleri açısından çeşitlilik gösterir. Bu sebepten dolayı da solunum 4’e ayrılmaktadır Deri Yoluyla Solunum Bedenin dış bölümünü örten deri gaz takasını sağlar. Alınmış olan oksijen içte bulunan dokulara kan yardımıy... Normal Solunum Sayısı Solunum Yetmezliği Yeni Doğan Bebeklerde Solunum Yetmezliği Alt Solunum Yolları Oksijensiz Solunum Denklemi Derin Solunum Egzersizleri Kuşlarda Solunum Solunum Tipleri Solunum Sistemi Solunum Sayısı Solunum Sistemi Hastalıkları Solunum Cihazı Fiyatları Solunum Çeşitleri Solunum Fizyolojisi Bitkilerin Solunum Organı Solunum Hastalıkları Solunum Balıklar Nasıl Solunum Yapar Sigaranın Solunum Sistemine Etkileri Solunum Durması Üst Solunum Yolları İç Solunum Solunum Denklemi Bebeklerde Solunum Yolu Tıkanması Solunum Yolu Tıkanması Solunum Egzersizi Hırıltılı Solunum Akciğer Solunumu Solunum Sistemi Anatomisi Anatomi Solunum Sistemi Popüler İçerik Solunum Fizyolojisi Solunum fizyolojisi, solunum sistemi vücutta ihtiyaç duyulan gaz alışverişini dış ortamdan yapmak, dolaşım sisteminin yardımıyla solunumu düzenleme gö... Bitkilerin Solunum Organı Bitkilerin solunum organı, solunum türü gelişmiş hayvanlardaki solunum sistemine yakın olarak, en uçtaki hücresine civarı aldığı oksijeni faydalanarak... Solunum Hastalıkları Solunum hastalıkları, solunum sistemi yaklaşık olarak 700 trilyon hücreye oksijen taşıyan vücudun en önemli sistemlerinden biridir. Görevi yalnızca ... Solunum Solunum, organik bileşiklerdeki protein yağ ve karbonhidrat depolanmış kimyasal bağ enerjisinin açığa çıkarılarak metabolik enerjiye yani ATP' ye dö... Balıklar Nasıl Solunum Yapar Balıklar Nasıl Solunum Yapar, Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için solunuma ihtiyaçları vardır. Canlıların çoğu solunumunu oksijen... Sigaranın Solunum Sistemine Etkileri Sigaranın Solunum Sistemine Etkileri, Tütün, dünyada önüne geçilebilir pek çok ölüm nedenleri arasında neredeyse ilk sıralarda yer almaktadır. Çağım... Solunum Durması Solunum Durması, Solunum sistemi insan beden yapısının işleyişlerinden olup hayati bir önemi bulunmaktadır. Zira solunum gerçekleşme işlemi durması h...
En Sık Karşılaşılan Bebek HastalıklarıBebeğin anne rahmine tutunmasıyla beraber ebeveynler için anne baba olmanın ilk adımları başlasada anne için doğumla beraber uzun ve meşakatli bir süreç başlar. Yeni doğan bebekler hayata gözleri açtığı an dış hastalıklara karşı savunmasız bir durumdadır. Bu süreçte ebeveynlerin bebeklerin en sık karşılaştığı hastalıklar konusunda bilinçlenmeleri bebeklerin en sık karşılaştığı hastalıklar nelerdir?Pamukçuk Yeni doğan bebeklerde ve her yaşta kişilerde de görülebilen ağızda oluşan bir mantar enfeksiyonudur. Sıklıkla bebeklerde karşılaşılan bir durumdur. Belirtileri arasında ağız için de dil ve yanak iç kısımlarında diş etlerinde beyaz tabaka olarak kendini göstermektedir. Ağızda kötü tat, yutma zorluğu ağrı ve hassasiyet şeklinde kendini Bebekler de çok sık karşılaşılan bir durumlardan bir diğeridir. Bebeklerin ağlaması olağan bir durumken bunun yerine alan çok uzun süren sık ağlama nöbetleri bebeğin nefesinin kesilmesi krizler şeklinde artarak devam etmesi bebeklerde kolik durumu olarak nitelendirilmiştir. Çok büyük hastalıkların habercisi olmamakla beraber genel olarak kolik sebebinin gaz sancısına bağlı olarak Bağırsaklarda oluşangenellikle beslenmeye bağlı bebeğin dışkısında olağan dışı dışkılama problemidir. Sindirim sistemleri cok hassas olan bebeklerde anne sutu ile beslenen bebeklerde bu duruma yakalanma riski daha Dışkının katılaşması ve seyrek ve zorlukla atılması durumudur. Kabızlık sebebleri arasında annenin kabız olması, anne sütünden diğer gıdalara geçiş, anne sütü haricinde diğer süt kullanımları bebeklerin fiziksel döneminde karşılaştığı durumdur. En kısa zamanda doktora Bebeklerde belkide en sık karşılaşılan durumlardan biridir. Bebeğin teninin ve gözlerinin sararması durumudur. Sarılığın sebeblerinden biri olarak yetersiz beslenme , emme sorunsalı, doğum sırasında bebegin kafatası arkasında ki deride kanama durumu olarak Pembe göz hastalığı olarak da bilinmektedir. Göz kapağının iç kısmını saran iltihaplanma şekilinde oluşur. Göz damarlarının belirginleşmesi olarak ortaya çıkarak gözün beyaz kısmının pembe görünmesiyle kendini Çiçeği Vücutta gözle görülen kızlarıklıklar, kaşıntı, yüksek ateş şekilinde kendini gost3rmektedir. Bulaşıcı ozelliğe sahip olan bu hastalık vücutta daha sonrasında dokulmelere kabarcık şeklinde su toplanmalarına sebeb olur. Bu hastalıktan korunmanın en etkili yolu şu çiçeği olmadan önce bebeklere aşı tedavisinde bulunulmasıdır.
Dünyaya gelmek bebek için travmatik bir deneyimdir. Doğumdan sonraki ilk günleri bebek uyuyarak geçirerek doğumla birlikte yaşadığı büyük değişime, dünyaya alışmaya çalışır. Bebekler yetişkinlerden çok daha uzun süre uyurlar. Onların hem fiziksel büyümeleri hem de duygusal ve bilişsel gelişmeleri için uyku çok gereklidir. Yeni doğan bebekler günlerinin 2/3'sini yani 16-17 saatini, 3-3,5 saatten uzun olamayan uyku periyotları ile geçirirler. 6. haftadan itibaren, genellikle bebek gün içinde uyanık kalıp geceleri uyumaya başlar. 6. ayında ise bebek gününün hemen hemen yarısını uykuda, diğer yarısını da uyanık geçirir. Bebeğin uykularının düzenli bir rutine girmesi ise ancak haftada söz konusu olabilir. Bebeklerin yüzde 70'i 3. aydan sonra düzenli bir şekilde uyumaya başlarken; 9. aydan sonra bu oran yüzde 90'a çıkar. Uyku bozukluğu şayet biyolojik bir nedene dayanmıyorsa, psikosomatik; yani kaynağı psikolojik kökenli bir problemdir. Ne zaman uyku probleminden söz edebileceğimiz konusunda ise, değişik uzmanların farklı görüşleri vardır. Richman, eğer bebek ya da çocuk geceleri 5 ya da daha fazla kez uyanıyorsa ve uyandığında en az 20 dakika uyanık kalıyor ya da anne babasının yatağına gidiyorsa ve bu durum en az 3 aydır devam ediyorsa, burada uyku probleminden söz edebileceğimizi belirtir. Zuckerman ise, bebeğin geceleri 3 seferden fazla uyanıp, yeniden uyumasının en az 1 saati aldığı durumlarda uyku problemi olduğunu STRESLİYSE…Özellikle doğum öncesi ve sonrası stresli günler geçiren annelerin bebeklerinin uykuda sorun yaşadıklarını görürüz. Bebek uyuyamayarak, ağlayarak, uyanarak, sürekli annenin varlığını arayarak, aslında kendisi ile ilgili bir sıkıntıyı dile getirir. Uyku sorunu olan bebeklerin uyuyamama nedenlerini anlayabilmek için öncelikle bebeğin içinde büyüdüğü ailenin dinamiklerini anlamak gerekir. Aile içi dinamiklerin başında anne babanın yaşam biçimleri, onların bireysel tarihleri ve aralarındaki ilişkinin niteliği gelir. Bebeğin uyuyamamasında etkili olabilecek değişkenler üzerine düşünmeden, ailelere bir takım genel geçer önerilerle gitmek genellikle yardımcı olmadığı gibi, anne-babanın kendilerini bebekleri karşısında daha yetersiz ve çaresiz hissetmelerine de neden AYRILABİLMEKTİR!Genel anlamda baktığımızda aslında uyku bir ayrılma, bir veda ediştir. O yüzden de bebek ya da çocuk için "iyi geceler" ile "hoşça kal" aynı anlama gelir. Uykuda sorun yaşayan bebeklerin özellikle annelerine bağımlılık geliştirerek her türlü ayrılmaya da tepkili olmaları sadece bir tesadüf değildir. Ayrılamama, bağlılık yerine bağımlılık geliştirme başta anne ve bebek arasında değişik nedenlerle geliştirilememiş olan "bağlanma" ile ilgilidir. Bağlanma deneyimi, anne ve bebek arasında doğumdan hemen sonraki ilk haftalarda geliştirilmesi beklenen güven ilişkisidir. Zor geçirilen bir hamilelik, doğumdan sonra kadının yalnız kalması ya da kendisini yalnız hissetmesi gibi nedenler annenin bebeği ile keyifli zaman geçirip birbirlerine bağlanmalarına engel olur. Başta annesi aracılığıyla dünya ile tanışan, algılayan bebeğin kendini güvende hissederek içselleştireceği anne, yalnız olduğu zamanlarda kendi kendisine kalabilmesini, güvende hissetmesini sağlar. Bebek böylece bağımsızlaşabilir, ilerki yıllarda da kendi kendisine yeten bir çocuğa sonra da bireye dönüşür. Yeni deneyimler, yeni ortamlar onu korkutmaz. Uyku problemi olan bebeklerin büyük bölümünün anne ya da babalarının ya çocukluklarında ya da halihazırda uyku problemlerinin olması da üzerinde durulması gereken bir başka anlamlı UYUMUYOR?Uyku problemi üzerine düşünürken, sorunu çok etraflı ele almak ve bebeğin uyuyamayarak neye direnç gösterdiğini, ağlamaları ile neyi anlattığını anlamak gerekir. Bu elbette zaman alan bir süreçtir. Oysa, genellikle anne babalar içinde bulundukları stresin neden olduğu çaresizlikle birlikte haklı olarak kesin sorularla gelip, net cevaplar almak isterler. "Uyanınca yatağından almalı mıyım? Yoksa ağlayarak onu kendi haline mi bırakmalıyım?.." gibi. Oysa bu soruların kesin bir cevabı yoktur. Bunun nedeni ise her bebeğin ve onun içinde doğduğu aile ortamının farklı gidişin; yani uyumadan hemen önce bebeğin neler yaşadığının, gününü-günlerini nasıl geçirdiğinin uykusu üzerinde belirleyici önemi vardır. Biz yetişkinler için geçerli olan kural bebekler için de geçerlidir. Şayet stresli bir gün geçirdiyseniz ya da yaşamınızda önemli değişiklikler oluyorsa, uykularınız da bundan direkt olarak etkilenir, başka bir deyişle "mışıl mışıl" uyuyamamaya başlarsınız. İşte bebekler için de durum aynıdır. Dolayısıyla, her bebeğin gereksinimi diğerinden farklıdır. Sözgelimi, uyandığında bir süre ağladıktan sonra kendini genel anlamda güven içinde hisseden bebek bir süre sonra kendiliğinden uyuyabilirken ve onun yatağından alınmaması doğru iken, bir başka bebek için durum farklı olabilir. Burada asıl önemli olan bebek uyandığında ne yapılması gerektiğinden çok, bebeğin uyumasına engel olan faktörlerin anne baba tarafından fark ALARM!Uyku problemi, anne, baba ve bebek arasındaki ilişkideki birtakım belirsizliklerin varlığını da anlatır. Sözgelimi, eğer anne ya da baba bir ayrılığın neden olduğu hüznü yaşıyorsa ya da genel anlamda depresif bir duygu durumu içinde ise, bebeğinin uyuması için yapılan hazırlık kendisine dayanılmaz gelebilir. Ve kendisinin bile farkında olmadığı bir sabırsızlık içinde olabilir. Bebeğin hayatında beslenme ve uyku birbirini etkileyen çok önemli iki temel etkinliktir. Bazı durumlarda anne babalar bebeğin uyanarak aslında neye ihtiyacı olduğunu karıştırırlar. Bebeğe acıkmadığı halde memenin verilmesi bu kez bebeğin sonraki gün ve haftalarda beslenme düzenini de uyku sorunu yaşayan bir bebek, anne ve babayı çok yorar, hatta aralarındaki ilişkiyi bile etkileyecek duruma gelebir. Böylesi bir durumda anne babanın birbirlerine destek olarak sorunun üzerine gitmeleri ve sorunun devamı halinde mutlaka konunun uzmanından yardım almaları gerekir. BEBEĞİ UYKUYA HAZIRLARKEN...- İdeal olan sadece ilk haftalarda bebeğin yatağının anne babasının odasında olmasıdır. Çünkü bebeğin anne babanın varlığını hissetmeye onların seslerini, soluk alışverişlerini duymaya ihtiyacı vardır. Ancak ilk haftalardan sonra bebek mutlaka kendi odasına Bebek her ağladığında yanına giderek yatağından almak yerine, bebeğe kendi kendine yeniden uyuyabilmesi için zaman verilmesi gerekir. Şayet bebek yine uyuyamamışsa yanına giderek onunla konuşmak, varlığınızı ona hissettirerek bebeğinize bağımsız bir şekilde uykuya dalabilmesi için gerekli olanağı ona vermiş Uyku konusunda bir başka önemli noktada uykuya gidişin bir seremoniye dönüştürülmesidir. Belirli bir uyku saatinin ve rutinin sağlanması bebeğin bir sonraki davranışı öngörerek kendisini bir sonraki adıma hazırlamasını Uyku vakti ve bebeğin uyuduğu oda daha çekici bir hale getirilebilir. Uyku öncesi yapılanlar bir tür seremoniye dönüştürülebilir Banyo, pijamaların giyilmesi, öykü okunması gibi…- Uykudan hemen önce geçirilen hazırlık sürecinin huzurlu ve sessiz olması sağlanabilir. Bebeğin en sevdiği oyuncak ya da battaniyesi gibi bir objeyi kendisini güvende hissetmesi için bebeğinizin yanına Eğer bebeğinizin huzursuz olduğunu düşünüyorsanız, gün içinde bebeğinize daha fazla ilgi verip keyifli zaman geçirmeye çalışın. Etkili olabilecek bir başka yöntem de bebeğinizin rahatlamasını sağlayacak bebek masajı Sallayarak uyutmayı ise, kesinlikle yapmayın. Çünkü bu şekilde bebek, hem sersemliyor, hem de kendi kendine uyumayı öğrenmesine imkan tanınmamış oluyor. Bebek, ne kadar doğal yolla ve kendi kendine uyursa, o kadar sağlıklı… Üstelik, bebek sallanmayı oyun olarak da algıladığından, annne karnındayken bu deneyime aşina olduğundan bundan keyif duyuyor, bunu oyun sanıyor. Ve kendi kendine uyuma disiplinini edinmesi de gecikmiş oluyor.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şule Yazgan, yeni doğan bebeklerin bazı reflekslerle doğduğunu ve bu reflekslerin evrimsel olarak insanoğlunun hayatta kalabilmesini sağlayan hareketler olduğunu söyleyerek şu bilgileri verdiİRKİLME REFLEKSİBebek sırtüstü yatarken ellerinden tutup aniden bırakıldığında irkilme hareketi yapar kollarını açıp kapama. Bebekler ani sesler duyduklarında ya da uyurken bu hareketi yapabilirler. İlk 4 ayda normal kabul edilen bu refleks, bebeğin sinir ve kas sisteminin gelişmesi ile en geç 6 ayda REFLEKSİBebek dudağına bir şey dokundurulduğunda emme hareketi yapar. Anne karnındaki bebeklerde bile görülebilir. Bazı bebeklerin emmekten dudaklarında emmeye bağlı şişlik, kabuk oluşabilir. Emme refleksi doğum sonrası bebek uyanıkken 3-4 aya, uykuda iken 7. aya kadar devam edebilir. Tüm bu reflekslere ek olarak yenidoğan bebeklerde esneme, hıçkırık, hapşırma, gaz çıkarma, çenesinin titremesi, düzensiz nefes alma ve beslenme sonraları bir miktar kusma sıkça görülür. Hemen hepsi normal bulgulardır. Ancak endişelenirseniz, doktorunuza danışmalısınız. Dr. H. Zafer Çapar Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı“BEBEKLER REFLEKSLERLE KENDİLERİNİ KORURLAR”Bebeklerin kendilerini korumak için kullandıkları birçok refleks ve tepki mevcuttur. Örneğin; bebeğin vücudunun bir kısmı soğuk havaya maruz kalacak olursa; tüm vücudunun rengi ve sıcaklığı değişir, kol ve bacaklarını vücuduna doğru toplar, soğuğa maruz kalan yüzey alanını azaltmaya çalışır, sıcak kalma çabası içinde titremeye ve ağlamaya başlar. Ayrıca kuvvetli bir göz kırpma refleksi, bebeğin gözlerinin parlak ışıktan korunmasını sağlar. AĞRIYA KARŞI DUYARLIDIRLARYeni doğan bebeğiniz ağrıyı en az sizin kadar sevmez ve ondan kaçınmak için gereken her şeyi yapmaya hazırdır. Örneğin; bebeğin bacağını acıtırsanız uzağa kaçıracak, bu yetmezse diğer ayağı ile sizi uzaklaştırmaya bebeğinizin refleksleri yaşamın ilk yılı içinde kaybolur, ama yararlarının kısa vadeli olduğu pek söylenemez. Yapılan araştırmalar, bebeğinizin beyninin bu ilk reflekslerden öğrendiği bilgileri sakladığını kanıtlıyor. Örneğin; güçlü tonik refleksi, bir bebeğin vücudunun her iki yanını ayrı ayrı kullanmayı ve ellerinden içgüdüsel değil, istemli olarak yararlanmayı öğrenmesine yardımcı olur. Aynı şekilde bebekler doğrulmaya çalışırken, bu hareket başarısız bile olsa, muhtemelen onların uzak mekan kavramının gelişmesine katkıda bulunur. TONİK BOYUN REFLEKSİBebek sırtüstü yatarken ve başı yana çevriliyken bu refleks görülür. Vücudunu gerer, yüzüne dönük kolunu uzatır ve diğer kolunu kasar, bacaklarını ise yukarı doğru çeker. Her ne kadar yenidoğanlarda bulunmaktaysa da bu refleks 2. ayda daha belirgindir. Genellikle 6. ayda kaybolur YÖNELME TEPKİSİYeni doğan bebeğin yönelme tepkisi, çevresindeki değişime gösterdiği bir tepkidir. Örneğin; bebek yeni bir şey duyarsa veya görürse uyanıklığı artar. Başını uyaranın merkezine doğru çevirir ve kalp atışları hızlanır. Bebek, tanıdığı bir uyarana uyum sağlarsa kalp atışı yavaşlar; ancak uyaran alışık olmadığı bir nesne ise kalp atışı hızlanır. GAG REFLEKSİBebekler, kendilerini birçok tepki ve refleksler sayesinde koruma yeteneğine sahiptirler. Yeni doğan bebek, güçlü bir gag refleksi sayesinde; nefes borusunu açık tutmaya yardımcı olmak amacıyla balgam tükürme yeteneğine sahiptir. Yani bebek, soluk borusunun açık kalmasını sağlamak amacıyla balgam tükürebllir.
Uzmanlar 3 yaşından sonra “L, R, D, S, T, Z” harflerini söylemekte zorlanan ve yutma sorunu yaşayan çocukların dil bağı yani ankiloglossi hastalığı olabileceğine dikkat çekti. Konuşmaya başlayan çocuklarda belli harf ve kelimeleri söyleyememek sık rastlanan sorunların başında geliyor. 3 yaşından sonra “L, R, D, S, T, Z” harflerini söylemekte zorlanan ve yutma sıkıntısı yaşayan çocukların sorunu halk arasında dil bağı olarak bilinen ankiloglossi hastalığından kaynaklanabiliyor. Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Op. Dr. Yalçın Varnalı, dil bağı yani ankiloglossi hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Dil; emme, tat alma, yutma, yiyeceklerin yemek borusuna yönlendirilmesi, çiğneme, ağız içini temizleme ve telaffuz gibi yaşamsal fonksiyonlar açısından son derece önemli bir organdır. Anne karnındayken dilin altında, ağız içindeki oluşumların gelişmesine kılavuzluk eden frenulum adlı bağın, normalden daha kısa veya kalın olması dil hareketlerinin kısıtlanmasına neden olabilmektedir. Halk arasında dil bağı olarak bilinen ankiloglossi hastalığı, erkek çocuklarda kızlara oranla daha fazla görülmektedir. Çocuğun büyümesiyle birlikte frenulum bağı küçülerek yarattığı sorunlar azalabilmektedir. Dil bağı tanısı basit bir muayene ile konabilmektedir. Teşhiste bebeğin herhangi bir beslenme sorunu olup olmadığı önemlidir. Çocuk daha büyükse, frenulum bağının uzunluğu ve yumuşaklığını değerlendirmek için dilin dışarı çıkarılması, ağzı açıkken dilinin ucunu damağına değdirmesi gibi hareketlerin yapılması istenir. Dil bağı sorunu olan çocuklar dilini dışarı çıkarmakta zorlanırken içe doğru bükülen dil “V” şeklini almaktadır. Telaffuz bozukluğunun değerlendirilmesinde özellikle 3 yaşından sonraki dönemde dil ucuyla oluşturulan “l, r, d, s, t, z” gibi sesleri çıkarması istenir. Dil bağı sorunu olan çocuklar bu sesleri çıkarırken zorluk yaşamaktadır. Dil bağı rahatsızlığı bebeklik çağından itibaren farklı sorunlar yaratabilmektedir. Bebeğiniz anne sütü emerken ya da biberonla beslenirken zorlanabilir ve yeterince süt alamayabilir. Bu nedenle daha sert emebilir, emme yerine çiğneme hareketi yapabilir, bu durum da meme başı ağrısına yol açabilir. Daha büyük çocuklar çiğnedikleri lokmaları dilleriyle yönlendiremez ve yutma zorluğu yaşayabilirler. Çocuğunuz ağzındaki yemek artıklarını temizleyemeyebilir. Bu durum ağız kokusuna ve dişlerde çürümeye neden olabilir. Bazı dişler düzgün gelişemez, diş eti iltihapları oluşabilir. Dil bağı çocuğunuzun konuşmasını geciktirmez ya da engellemez. Sadece, bazı kelimeleri telaffuz ederken zorlanmasına yol açar. Çocuğunuz diğer çocukların kolayca yaptığı şeyleri yapamayabilir. Örneğin dondurmasını yalarken zorlanabilir. Flüt gibi müzik aletlerini çalarken sorun yaşayabilir. Ayrıca dil bağı anormal bir görünüme neden olur ve bu da sosyal yaşamda sıkıntılara yol açar. Frenulum alt çeneye biraz yüksek konumlu olarak yerleşirse, alt çeneyi öne doğru itebilir. Bu da alt ön dişleri birbirinden uzaklaştırarak aralarında bir açıklık oluşmasına yol açar. Üst çenenin de az gelmesiyle çocuğunuzda çene kapanma sorunları görülebilir. Bu durum 8-10 yaşlarına kadar dikkat çekmez. Bebeğin beslenmesi normal ise, hafif derecede dil bağının tedavi edilmesine gerek olmayabilir. Bu nedenle, yeni doğan döneminde saptanan dil bağına sorun yaratıp yaratmadığı belirlenene dek dokunulmaması önerilmektedir. Ancak sorun yaratan vakalarda cerrahi dışı bir yöntemle tedavi mümkün değildir. Cerrahi girişim hastanın yaşadığı konuşma ve beslenme bozuklukları ile mekanik/sosyal sorunların derecesine göre her zaman yapılabilmektedir. Dil bağı cerrahisinde kanama, ağrı ya da enfeksiyon gibi bir komplikasyonlar beklenmemektedir. Cerrahi işlem 10-15 dakika sürerken sorunlu bölge 2 saat kadar kısa bir süre içinde iyileşmektedir. Küçük bebeklerde poliklinik koşullarında yapılabilen dil bağı cerrahisi daha büyük çocuklarda genel anestezi gerektirebilir. Basit bir işlem olmasına rağmen, konuşmanın düzelmesini sağlayıp çocuğun özgüvenini kazanmasına yardımcı olduğundan göründüğünden çok daha faydalıdır. Birçok aile dil bağı kesildikten sonra konuşmayan çocuğunun konuşabileceğini ya da bozuk konuşmasının düzeleceğini ummaktadır. Dil bağının yaratabileceği konuşma bozukluğu sadece bazı harflerde telaffuz zorluğudur. Oysa konuşma bozuklukları çok çeşitlidir ve farklı nedenleri vardır. Müdahale yapılmadan önce bu konuların araştırılması ve ailenin beklentilerinin anlaşılması gerekmektedir.
yeni dogan bebek yutkunma zorluğu