🐖 Hz Nuh Aleyhisselam Ile Ilgili Iki Ayet
Ancak Nuh ile birlikte inanmış olanlar pek azdı. İsmail Hakkı İzmirli Nihayet fermanımız gelip yeryüzü kaynayınca [¹] Nuh/a dedik ki: Her çift hayvandan erkekli dişili olmak üzere ikişer taneyi; bir de haklarında söz geçen kimselerden [²] maada aileni ve iman getirenleri gemiye yüklet.
Şükür İle İlgili Ayetler. İbrahim Suresi 7. Ayeti “Eğer şükrederseniz elbette size (nimetimi) bol bol veririm. Lakin nankörlük ederseniz gerçekten (şüphesiz) azabım çok şiddetlidir!”. Nelm Suresi 40. Ayeti “Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Her kim Nankörlük ederse (bilmelidir ki) Rabbimin hiçbir
Şuarâ Sûresi 107. Ayet; “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”. Şuarâ Sûresi 108. Ayet; “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”. Şuarâ Sûresi 109. Ayet; “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”.
Yücekitabımız Kuranı Kerim’de Hz Nuh ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Hz Nuh ile ilgili ayetler. 54/9-10. Bunlardan önce Nuh kavmi de yalanlamış, kulumuzu yalanlayarak: “Delidir” demişlerdi; O yıldırılmış ve: “Ben yenildim, bana yardım et” diye Rabbi’ne yalvarmıştı. 11. Biz de bunun üzerine gök kapılarını boşalan
131 a- Hz. Nuh’un Oğlu ile İlgili İsteğinin Yersizliği; 13.2 b- Karısı; 14 10- Hz. Nuh ve İnananların Mükafatlandırılmaları; 15 Hz.Nuh ayetleri; 16 Hz.Nuh hadisleri; 17 Hz.Nuh Kitabı mukaddeste; 18 Hz.Nuh diğer dinlerde; 19 Hz.Nuh Peygamberler tarihinde; 20 Hz Nuh/Kısas-ı Enbiya'da; 21 Hz.Nuh tefsirler'de. 21.1 Elmalı
Hz. Nuh gemicilerin ve marangozların piri sayılır, çünkü bu işleri Allah'ın ihsanıyla ilk defa o yapmıştır. a- Hz. Nuh'un Oğlu ile İlgili İsteğinin Yersizliği "Nuh Rabbine seslendi: "Rabbim! Oğlum benim ailemdendir. Senin verdiğin söz elbette doğrudur. Hem sen karar verenler arasında en isabetli kararı verirsin" dedi.
4 Tem 2010. #1. Nuh Aleyhisselam. Hz.Nuh. Hz.Nuh un Hayatı. İdris aleyhisselamdan sonra gönderilen peygamberlerden. Allah korkusundan dâima ağladığı için adına, çok ağlayan, inleyen mânâsına gelen Nuh denilmiştir. İdris aleyhisselam insanlara peygamber olarak gönderilip onlara doğruyu gösterdikten sonra diri olarak göke
Uj4Px3R. 10 Şubat 2015 Salı yazildi. Nuh hakkinda genel bilgilerNuh aleyhisselam, Idris aleyhisselam'dan sonra gelen peygamberdir. Peygamberlerin büyükleri olan ve kendilerine Ülü'l-azm » azm edilen denilen alti peygamberden ikincisidir Bu alti büyük peygamber sunlardir Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Ibrahim, Hz. Musa, Hz. Isa ve peygamberimiz Muhammed Mustafa . Bunun nedeni kavminin Nuh tufani diye adlandirilan gazap ile cezalandirilmalarindandir. Nuh'un hayatiHz. Nuh, Idris aleyhisselamin göge cikarildiktan sonra azan insanlara peygamber olarak gönderildi. Insanlar putlara tapmaya basladi. Cenab-i Hak bunun icin Nuh aleyhisselami peygamber olarak gönderdi. O zaman 50 yasinda idi. Yillarca insanlari dine davet etti, putlara tapinmaktan sakindirdi ve Allahü Tealaya ibadet etmelerini söyledi. Ama Nuh aleyhisselama kendi oglu Yam yani Ken'an bile iman etmedi, hatta alaya alip iskence ettiler Andolsun ki Nuh'u elci olarak kavmine gönderdik. Dedi ki Ey kavmim ! Allah'a kulluk edin, sizin ondan baska tanriniz yoktur. Dogrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabindan korkuyorum » A'raf, 59 . Nuh aleyhisselam insanlarin davetine icabet etmedikleri icin onlara beddua etti Rabbim! Sen de bu zalimlerin ancak saskinliklarini artir » Nuh, 24 . Allahü Teala da bundan sonra Nuh aleyhisselam gemi yapmasini emretti Gözlerimizin önünde ve vahyimiz emrimiz uyarinca gemiyi yap ve zulmedenler hakkinda bana bir sey söyleme ! Onlar mutlaka bogulacaklardir ! » Hud, 37 . Gemi bitince tufan oldu denizler tasti ve her taraf su oldu. Nuh aleyhisselam sayisi 80 kisi kadar olan mü'minler ile 3 katli olan gemiye bindi. Nuh aleyhisselam gemiye her hayvandan birer cift aldi. Oglu Ken'an'i da gemiye almak istedi, ama o "Beni sudan koruyacak bir daga siginacagim" dedi, gemiye binmedi ve hemen bir dalga onu alip bogdu. Allah Teala da Nuh aleyhisselamin bu oglu hakkinda af dilemesine karsilik ... Ey Nuh ! O asla senin ailenden degildir. Cünkü onun yaptigi kötü bir istir. O halde hakkinda bilgin olmayan bir seyi benden isteme.... » Hud, 46 buyurdu. Sular daglari asti, insanlar ve hayvanlar telef oldu. 150 gün gectikten sonra Allahü Teala Yere suyunu cek; göge ey gök sen de yagmurunu tut » buyurdu ve bunun üzerine yagmur durdu, sular cekildi. Gemi Irak'taki Cudi dagina oturdu. Hz. Nuh'a inanip kurtulan insanlar ac olduklari ve dagda yiyecek olmadigi icin Nuh aleyhisselamin emri üzerine ellerinde olan bütün yiyecekleri birlestirdiler ve böylece ilk defa Asure yemegini yaptilar. Insanlar Nuh aleyhisselamin 3 oglu Sam, Ham ve Yafes'ten türedigi icin Hz. Nuh'a ikinci Adem de denir. Nuh aleyhisselamin 1000 yasinda vefat ettigi söyleniyor, ama Kur'an-i Kerim'de Andolsun ki biz Nuh'u kavmine gönderdik de o 1000 yildan 50 yil eksik bir süre yanlarinda kaldi.... » El-Ankebut, 14 geciyor. . Hz. Nuh gemicilerin ve marangozlarin piri sayilir, cünki bu isleri Allah'in ihsaniyla ilk defa o yapmistir. 3. Nuh suresiNuh suresi Mekke'de nazil olup 28 ayettir. Hatt-i Osman'a göre 71. suredir. Nuh aleyhisselamin kavmine gönderilisini ve Nuh tufanini anlattigi icin sureye bu ad verilmistir. Peygamberimiz Hz. Nuh hakkinda Nuh aleyhisselam 'Bismillah' ve 'Elhamdülillah' demeden büyük olsun, kücük olsun herhangi bir is yapmazdi. Bu sebeple Allahü Teala onu 'Cok sükredici bir kul' olarak isimlendirdi » Taberani; Ibn-i Cebir buyurdu. Bediüzzaman Said Nursi de Nuh tufani hakkinda sunlari yazmistir Padisah-i bimisal, kavm-i Nuh'un mahvi icin semavat ve arza emir vermis. Vazifelerini yaptiktan sonra ferman ediyor " Ey arz! Suyunu yut. Ey sema! Dur, isin bitti. Su cekildi. Dagin basinda me'mur-u Ilahinin cadir vazifesini gören gemisi kuruldu. Zalimler cezalarini buldular." Iste su uslubun ulviyetine bak. " Zemin ve gök iki muti' asker gibi emir dinler, itaat ederler " diyor. Iste su uslub isaret eder ki, insanin isyanindan kainat kiziyor. Semâvat ve arz hiddete geliyorlar. Ve su isaretle der ki " Yer ve gök iki muti asker gibi emirlerine bakar bir Zata isyan edilmez, edilmemeli..." » Nuh'un evladlarina vasiyeti Bunlardan ilk ikisini birakmayiniz, ikisini de hazer ediniz yapmayiniz 1. La ilahe illallah2. Subhanallah vebi hamdihiy'dir3. Gavurluktan sakinin4. Kibir 'den sizi nehyederim » ________________ oOo ________________ Faydalandigim eserler Kur'an-i Kerim ve aciklamali Türkce meali, Kral Fahd Matbaasi, Medine-Münevvere, 1992 Bediüzzaman Said Nursi, Sözler,, Sözler yayinevi, Istanbul, 1993 Medineli Osman Akfirat, Ilahi emirler, Istanbul, tarihsiz
Kehf / 60. Ayet وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِفَتٰيهُ لَٓا اَبْرَحُ حَتّٰٓى اَبْلُغَ مَجْمَعَ الْبَحْرَيْنِ اَوْ اَمْضِيَ حُقُبًا Bir vakit Mûsâ genç yardımcısına “İki denizin birleştiği noktaya varıncaya kadar hiç durmadan gidecek, gerekirse aradığımı buluncaya kadar senelerce yürüyeceğim” demişti. Kehf / 61. Ayet فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَب۪يلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا Birlikte yürüyüp iki denizin birleştiği noktaya varınca balıklarını unuttular. O vakit balık sıyrılmış, denizde bir yol tutup gözden kaybolmuştu. Kehf / 62. Ayet فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتٰيهُ اٰتِنَا غَدَٓاءَنَاۘ لَقَدْ لَق۪ينَا مِنْ سَفَرِنَا هٰذَا نَصَبًا Kararlaştırdıkları yeri farkına varmadan geçip bir müddet gittikten sonra Mûsâ genç yardımcısına “Şu kahvaltımızı getir de yiyelim artık! Gerçekten bu yolculuğumuz yüzünden hayli yorgun düştük” dedi. Kehf / 63. Ayet قَالَ اَرَاَيْتَ اِذْ اَوَيْنَٓا اِلَى الصَّخْرَةِ فَاِنّ۪ي نَس۪يتُ الْحُوتَۘ وَمَٓا اَنْسَان۪يهُ اِلَّا الشَّيْطَانُ اَنْ اَذْكُرَهُۚ وَاتَّخَذَ سَب۪يلَهُ فِي الْبَحْرِۗ عَجَبًا Genç “Şu işe bak! O kayanın yanında mola verdiğimiz sırada doğrusu ben balığın canlanıp suya atladığını sana söylemeyi unutmuşum. Onu sana hatırlatmamı bana unutturan da şeytandan başkası değildir. Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gittiydi” dedi. Kehf / 64. Ayet قَالَ ذٰلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِۗ فَارْتَدَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمَا قَصَصًاۙ Mûsâ “İşte aradığımız zâten buydu!” dedi. Hemen geldikleri izleri takip ederek gerisin geri döndüler. Kehf / 65. Ayet فَوَجَدَا عَبْدًا مِنْ عِبَادِنَٓا اٰتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا عِلْمًا Kayanın yanına vardıklarında, seçkin kullarımızdan kendisine tarafımızdan bir rahmet verdiğimiz ve nezdimizden husûsî bir ilim öğrettiğimiz bir kul buldular. Kehf / 66. Ayet قَالَ لَهُ مُوسٰى هَلْ اَتَّبِعُكَ عَلٰٓى اَنْ تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا Mûsâ ona “Allah’ın sana öğrettiği bu hayırlı ilim ve hikmetten bana da öğretmen için seninle birlikte gelebilir miyim?” diye sordu. Kehf / 67. Ayet قَالَ اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْرًا Hızır şöyle cevap verdi “İyi de, sen benimle beraber bulunmaya asla katlanamazsın!” Kehf / 68. Ayet وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلٰى مَا لَمْ تُحِطْ بِه۪ خُبْرًا “Hem içyüzünü tam olarak kavrayamadığın ve zâhiren yanlış gibi görünen şeylere nasıl sabredebilirsin ki?!” Kehf / 69. Ayet قَالَ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ صَابِرًا وَلَٓا اَعْص۪ي لَكَ اَمْرًا Mûsâ “İnşallah benim sabırlı olduğumu göreceksin, sana hiçbir konuda karşı gelmeyeceğim” dedi. Kehf / 70. Ayet قَالَ فَاِنِ اتَّبَعْتَن۪ي فَلَا تَسْـَٔلْن۪ي عَنْ شَيْءٍ حَتّٰٓى اُحْدِثَ لَكَ مِنْهُ ذِكْرًا۟ Hızır ise “Eğer benimle geleceksen, o halde yapacağım şeyler hakkında, ben sana gerekli açıklamada bulununcaya kadar, bana hiçbir şey sormayacaksın!” dedi. Kehf / 71. Ayet فَانْطَلَقَا۠ حَتّٰٓى اِذَا رَكِبَا فِي السَّف۪ينَةِ خَرَقَهَاۜ قَالَ اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ لَقَدْ جِئْتَ شَيْـًٔا اِمْرًا Böylece birlikte yola koyuldular. Nihâyet gidip bir gemiye bindiler. Hızır bu gemiyi deliverdi. Mûsâ dayanamayıp “İçindeki yolcuları suda boğmak için mi onu deldin? Gerçekten çok tehlikeli bir iş yaptın!” dedi. Kehf / 72. Ayet قَالَ اَلَمْ اَقُلْ اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْرًا Hızır “Sana, Benimle beraber bulunmaya asla katlanamazsın!» uyarısında bulunmamış mıydım?” dedi.
İniş Sırasına Göre KAMER SURESİ İniş Sırası 37 • Mushaf Sırası 54 • Mekki Sure • 55 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 9. Onlardan önce Nuh kavmi de Rasûlleri yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve “Bu adam bir mecnundur” dediler. O çok engellendi/incitildi! 10. Bunun üzerine Rabbine şöyle dua etti “İşte ben mağlup oldum, bana yardım et!” 11. Biz de bardaktan boşanırcasına akan bir su ile, gökyüzünün kapılarını açtık. 12. Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık. Kesin ölçülerle plânlanmış bir işin olması için sular birleşti. 13. Onu levhalardan yapılmış ve çivilerle çakılmış şey gemi üzerinde taşıdık. 14. Bizim gözetimimizde akıp gidiyordu. Nankörlük edilmiş olan kimseye Nuh’a bir mükâfat olarak! 15. Ant olsun, onu bir ibret olarak bıraktık. Düşünüp de ibret alan yok mudur? 16. Azabım ve uyarılarım nasılmış?! 17. Ant olsun, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt/ibret alan yok mudur? ARAF SURESİ İniş Sırası 39 • Mushaf Sırası 7 • Mekki Sure • 206 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 59. Ant olsun, Nuh’u kavmine gönderdik. Dedi ki “Ey kavmim, Allah’a ibadet edin. Sizin O’ndan başka İlâhınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.” 60. Kavminden ileri gelenler dediler ki “Gerçekten biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz.” 61. Nuh “Ey kavmim” dedi “Bende bir sapmışlık yoktur. Ben sadece âlemlerin Rabbi’nden bir elçiyim. 62. Rabbimin gönderdiklerini size iletiyorum, size nasihat ediyorum. Allah tarafından gelen vahiyle, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. 63. Size Rabbinizden bir hatırlatma gelmesine şaştınız mı; içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtası ile? Korunun ve merhamete/bağışlanmaya layık olun!” 64. Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Çünkü onlar, görüp düşünmeyen bir kavim idiler. ŞUARA SURESİ İniş Sırası 47 • Mushaf Sırası 26 • Mekki Sure • 227 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 105. Nuh’un Kavmi de elçileri yalanladı. 106. Hani kardeşleri Nuh onlara demişti ki “Korunup sakınmaz mısınız? 107. Şüphesiz ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim! 108. Öyleyse Allah’tan sakının ve bana itaat edin. 109. Ben buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum, benim ücretim âlemlerin Rabbine aittir. 110. Öyleyse Allah’tan sakının ve bana itaat edin.” 111. Dediler ki “Biz sana inanır mıyız? Adî, rezil kişiler sana tâbi olmuşken.” 112. Nuh dedi ki “Onların yapıyor olduklarının iç yüzlerini bilemem. 113. Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Eğer şuur ve anlayışınız varsa! 114. Ben inananları kovacak değilim! 115. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” 116. Dediler ki “Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen taşlananlardan olacaksın.” 117. Nuh “Rabbim!” dedi. “Kavmim beni yalanladı. 118. Onlarla benim aramı iyice aç! Beni ve inananlardan benimle beraber olan kimseleri kurtar.” 119. Onu ve onunla birlikte bulunan kimseleri kurtardık, yük dolu gemi içinde! 120. Sonra bunun ardından geride kalanları boğduk. 121. Şüphesiz bunda bir ayet/ibret vardır. Onların birçoğu yine de inanmıyorlar. 122. Şüphesiz O Rabbin; üstün olandır, merhamet edendir. YUNUS SURESİ İniş Sırası 51 • Mushaf Sırası 10 • Mekki Sure • 109 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 71. Şimdi Artık onlara Nuh’un haberini oku. Hani bir zaman kavmine demişti ki “Ey kavmim! Benim konumum/makamım ve Allah’ın ayetlerini hatırlatmam, size ağır geldiyse ben Allah’a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla beraber toplanıp emrinizi/işinizi kararlaştırın da sonra kararınız üzerinize bir dert olmasın! Bundan sonra da kararınızı bana uygulayın! Bana hiçbir fırsat da vermeyin! 72. Eğer yüz çevirdiyseniz çevirin! Sizden hiçbir ücret istemedim/talep etmedim ki! Benim ücretim Allah’a aittir. Ve ben müslümanlardan olmakla emrolundum.” 73. Yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemi içinde onunla birlikte bulunanları kurtardık. Onları halifeler/öncekilere varisler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayan kimseleri de boğduk. Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu? HUD SURESİ İniş Sırası 52 • Mushaf Sırası 11 • Mekki Sure • 123 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 25. Ant olsun Nuh’u kavmine şöyle söylesin diye gönderdik “Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım”. 26. “Allah’tan başkasına kul olmayın. Ben sizin için acı bir günün azabından korkuyorum.” 27. Kavminden inkârcı ileri gelenler, dediler ki “Biz seni de bizim gibi bir insan görüyoruz ve sana, bizim kıt görüşlü, rezillerimizden başkasının uyduğunu görmüyoruz. Ve ilk bakışta; bize karşı, herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, sizin yalancılar olduğunuzu sanıyoruz!” 28. “Ey ulusum!” dedi; “Bakınız eğer ben Rabbimden bir kanıt üzerinde isem ve kendi katından bana bir iyilik vermişse; siz görmek istemedikten sonra, sizi ona zorlayabilir miyiz? Siz onu istemediğiniz halde! 29. Ey ulusum! Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim sadece Allah’a aittir. Ben gerçekten var olanlara iman eden kimseleri kovacak değilim. Şüphesiz onlar, Rablerinin huzuruna gideceklerdir. Fakat ben sizi, cahillik eden bir kavim olarak görüyorum. 30. Ey ulusum! Eğer onları kovarsam, Allah’a karşı bana kim yardım eder? Hiç düşünüp öğüt almıyor musunuz? 31. Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ve gözlerinizin hor gördüğü kimseler için; Allah onlara bir hayır vermeyecektir’ de demem. Onların içinde olanı, Allah daha iyi bilir. Gerçekten, o zaman ben zalimlerden olurum.” 32. “Ey Nuh!” dediler “Ant olsun, bizimle mücadele ettin. Bizimle mücadelede çok ileri gittin. Haydi, bizi tehdit ettiğin şeyi bize getir artık! Eğer doğrulardan isen!” 33. Dedi ki “Ancak Allah dilerse onu size getirir ve siz de güçsüz bırakıp engel olamazsınız! 34. Nasihatim size fayda vermiyor size nasihat etmeyi istesem de!.. Eğer, Allah sizi azgınlığınızda özgür bırakmayı dilemişse, O, sizin Rabbinizdir. Ve O’nun huzuruna döndürülürsünüz.” 35. Elçimiz Muhammed’e ”Kendisi bunu uydurdu” diyorlar, öyle mi? De ki “Eğer onu uydurmuşsam suçu benim üzerime olsun. Ve ben sizin işlediğiniz suçlardan uzağım.” 36. Ve Nuh’a şöyle vahyolundu “Gerçek şu ki, kavminden iman etmiş olanlardan başkalarının inanmasını beklemeden, onların yapıyor olduklarından dolayı üzülmeden, 37. Nezaretimiz altında ve vahyimiz gereğince gemiyi yap. Zulmeden kişiler hakkında Bana yalvarma. Onlar mutlaka boğulacaklardır.” 38. Gemiyi yapıyordu ve kavminden ileri gelenler onun yanından geçtikçe, onunla alay ediyorlardı. Dedi ki “Eğer, siz bizimle alay ederseniz, şüphesiz biz de sizinle alay edeceğiz, sizin alay ettiğiniz gibi!.. 39. Yakında bileceksiniz, insanı rezil eden azap kime geliyor ve sürekli azap kimin üzerine konuyor.” 40. Nihayet emrimiz gelip yerden sular kaynayınca, dedik ki “Herşeyden birer çifti, azabı hak eden suçlu kimseler hariç olmak üzere; aileni ve iman eden kimseleri bindir.” Zaten, onunla birlikte pek az kimse inanmıştı. 41. Dedi ki “Onun içine binin. Onun akıp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz Rabbim; çok bağışlayandır, çok esirgeyicidir.” 42. Ve o, dağlar gibi dalgalar içinden onları geçirirken, Nuh, bir kenarda duran oğluna seslendi “Yavrucuğum! Bizimle beraber bin, inkârcılarla beraber olma!” 43. “Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi. “Bugün Allah’ın emrinden, esirgeyici olandan başka sığınılacak yoktur” dedi. Aralarına dalga girdi ve o da boğulanlardan oldu. 44. “Ey yeryüzü! Suyunu yut!’ Ey gökyüzü! Sen de tut!’ denildi.” Su çekildi, iş bitirildi. Cûdi üzerine oturdu. “Zalimler topluluğu imha olsun!” denildi. 45. Nuh Rabbine yalvararak seslendi “Rabbim!” dedi. “Oğlum benim ailemdendir. Şüphesiz Senin sözün gerçektir. Sen hâkimlerin hâkimisin, karar verensin!..” 46. Allah “Ey Nuh!” dedi; “O senin ailenden değildir. Duan/bu isteğin salih olmayan bir ameldir/iştir! Hakkında bilgin olmayan bir şeyi Benden isteme! Kuşkusuz Ben sana, cahillerden olmamanı öğütlerim.” 47. “Rabbim!” dedi. “Ben Sana sığınırım; hakkında bilgim olmayan bir şeyi Senden istemekten! Eğer beni bağışlamazsan ve bana merhamet etmezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum.” 48. “Ey Nuh!” denildi. “Sana ve seninle olan kimselerden oluşan toplumlar üzerine, Bizden bir esenlikle ve bereketlerle in. Öyle toplumlar var ki; onları bir süre yaşatıp geçindiririz, sonra onlara acı bir azap dokunur.” 49. Bütün Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce ne sen onları biliyordun, ne de kavmin! Sabret öyleyse. Şüphesiz, sonuç korunup sakınanlarındır. SAFFAT SURESİ İniş Sırası 56 • Mushaf Sırası 37 • Mekki Sure • 182 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 75. Ant olsun, Nuh Bize yalvarmıştı da Biz, ne güzel karşılık vermiştik. 76. Onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık. 77. Ve onun soyunu da kalıcı kıldık. 78. Ve onu gelecek nesiller övgüyle ansın. 79. Âlemler içinde Nuh’a selâm olsun! 80. Biz, iyi davrananları, işte böyle ödüllendiririz! 81. Şüphesiz o, inanan kullarımızdandı. 82. Sonra, diğerlerini boğduk. NUH SURESİ İniş Sırası 71 • Mushaf Sırası 71 • Mekki Sure • 28 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 1. Şüphesiz Biz Nuh’u, “Kendilerine acı bir azap yetişmeden önce, halkını uyar” diye kavmine gönderdik. 2. Dedi ki “Ey kavmim! Ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım. 3. Allah’a kulluk edin, O’ndan sakının ve bana uyun ki; 4. günahlarınızı bağışlasın ve sizi, bir süreye kadar ertelesin. Allah’ın emri geldiği zaman, kesinlikle ertelenmez, ne olurdu bilmiş olsaydınız!” 5. Dedi ki “Rabbim! Ben kavmimi gece-gündüz davet ettim. 6. Benim davetim ancak onların kaçışlarını artırdı. 7. Doğrusu ben onları, kendilerini affedip bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, giysilerine büründüler ve direndiler. Büyüklendikçe büyüklendiler! 8. Doğrusu ben onları açık açık çağırdım. 9. Sonra onlara, hem ilân ederek/açıktan söyledim/tebliğde bulundum, hem de herbirine ayrı ayrı söyledim. 10. Rabbinizden bağışlanma dileyin; şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır’ dedim. 11. “Ta ki; size, gökten bol yağmur göndersin. 12. Sizi mallarla ve çocuklarla desteklesin. Size bahçeler versin, sizin için nehirler akıtsın. 13. Size ne oluyor ki; Allah’tan bir vakar/büyüklük ummuyorsunuz? 14. Oysa O, sizi aşamadan aşamaya geçirerek yaratmıştır. 15. Görmediniz mi? Allah yedi kat göğü nasıl uygun tabakalar halinde yaratmıştır? 16. Bunlar içinde Ay’ı yansıyan bir nur/ışık yapmış, Güneş’i de aydınlatıcı bir lâmba kılmıştır. 17. Allah sizi yerden bir bitki gibi bitirdi. 18. Sonra sizi yine oraya döndürür ve bir çıkarışla mutlaka yeniden çıkarır. 19. Allah yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır. 20. Öyle ki onda, geniş yollar edinip dolaşabilesiniz diye!” 21. Nuh dedi ki “Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları, kendisine kayıptan başka bir şey artırmayan bir kimseye uydular! 22. Ve çok büyük tuzaklar kurdular! 23. Dediler ki “Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Ve sakın bırakmayın; ne Vedd’i aşk tanrısını, ne Suvâ’ı nesli verdiği sanılan putları, ne Yeğus’u yağmur tanrısını, ne Yeûk’u kuvvet tanrısını ve ne de Nesr’i gök tanrısını.” 24. Onlar birçok kimseleri saptırdılar. Sen de zalimlere şaşkınlıktan başka bir şey artırma!” 25. Hatalarından dolayı boğuldular ve ateşe sokuldular. Allah’tan başka yardımcılar da bulamadılar. 26. Nuh dedi ki “Rabbim! Yeryüzünde inkârcıların tüten tek bir ocağını bırakma! 27. Çünkü, Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar. Ve onlar doğurduklarını; suçlu, kâfir bir kişi olarak yetiştiriyorlar! 28. Rabbim! Beni, anamı-babamı ve inanmış olarak evime giren kimseyi, gerçeklere inanan erkekleri ve gerçeklere inanan kadınları bağışla. Hain zalimlerin ise, ancak yıkımlarını artır!” ENBİYA SURESİ İniş Sırası 73 • Mushaf Sırası 21 • Mekki Sure • 112 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 76. Ve Nuh’u da hatırla! Hani o, daha önce Bize yalvarmıştı. Biz de onun duasını kabul ettik. Kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık. 77. Ayetlerimizi yalanlayan kavme karşı, ona yardım ettik. Gerçekten onlar, kötülük halkı olmuşlardı. Biz de, onların tümünü boğduk. MÜMİNUN SURESİ İniş Sırası 74 • Mushaf Sırası 23 • Mekki Sure • 118 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 23. Ve yine, gerçek şu ki; Nuh’u kavmine gönderdik, dedi ki “Ey kavmim! Allah’a kul olun. Sizin için, O’ndan başka bir İlâh yoktur! Artık korunup sakınmaz mısınız?” 24. Kavminden inkârcı ileri gelenler, dediler ki “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Size üstün gelmeyi istiyor! Eğer Allah dileseydi, elbette birtakım melekleri indirirdi. Biz, evvelki atalarımızdan da böyle bir şey işitmedik! 25. Bu, ancak kendisinde mecnunluk bulunan bir adamdır. Hele, onu bir süreye kadar gözetleyin bakalım!” 26. Nuh “Beni yalanlamaları karşısında, bana yardım et Rabbim!” dedi. 27. Biz de ona şöyle vahyettik “Bizim gözetimimizde ve vahyimizle gemiyi yap. Emrimiz gelip de tandır kaynayınca/sular yükselince, her cinsten/canlıdan birer çift ile aileni gemiye bindir. Onlardan, aleyhlerine azap sözü geçmiş olan kimseler hariç! Zulmedenler hakkında Bana yalvarma! Çünkü onlar, mutlaka boğulacaklardır! 28. Sen ve yanında bulunanlar gemiye yerleştiğiniz zaman “Bizi, zalim kavimden kurtaran Allah’a övgüler olsun!” de. 29. De ki “Rabbim! Beni kutlu bir inişle indir. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın!” 30. Bu olayın içinde belgeler vardır. Yaptığımız sadece ağır bir imtihandan geçirmektir. 31. Sonra, onların Adem’den Nuh’a kadarki ilk neslin ardından, başka bir nesil var ettik. 32. Onlara da kendi içlerinden “Allah’a kulluk edin. Sizin için, O’ndan başka hiçbir İlâh yoktur! Korunup sakınmaz mısınız?” diyen, bir elçi gönderdik. 33. Onun kavminden inkârcı olan, ahiret buluşmasını yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında lükse izin verdiğimiz ileri gelenler dediler ki “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Sizin yediğiniz şeylerden yiyor ve içtiklerinizden de içiyor! 34. Eğer, sizin gibi bir insana itaat ederseniz, o zaman siz, mutlaka kayba uğrayanlar olursunuz! 35. O size; öldüğünüz, toz toprak ve kemik yığını haline geldiğiniz zaman kesinlikle, yeniden dirileceğinizi/hayata çıkarılacağınızı mı vadediyor? 36. Heyhat! Size vadolunan şey ne kadar uzak, ne kadar! 37. Bizim için hayat ancak bu dünya hayatımızdır. Yaşarız ve ölürüz! Biz tekrar diriltilecek değiliz! 38. Bu adam sadece Allah’a karşı yalan uyduran bir adamdır! Ve biz ona inanıcı değiliz.” 39. Dedi ki “Rabbim! Beni yalanlamaları karşısında bana yardım et.” 40. Allah buyurdu “Pek yakında, onlar pişman olanlardan olacaklar.” 41. Derken, gerçekten korkunç bir ses onları yakaladı. Onları bir sel süprüntüsü haline getirdik! O zalimlerin toplumu uzak olsun! ANKEBUT SURESİ İniş Sırası 85 • Mushaf Sırası 29 • Mekki Sure • 69 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 14. Ant olsun, Biz Nuh’u kavmine gönderdik; bin seneden elli yıl eksik olmak üzere onların içinde kaldı. Sonunda, onlar zulüm yapmakta iken tufan kendilerini yakaladı. 15. Nihayet Biz onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık. Bunu âlemler için bir ibret yaptık.
Konularına göre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Hz İsa kuranda nasıl geçiyor? Hz İsa ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Hz İsa anlatan ayetler nelerdir? Kuranda Peygamber İsa Hayatı ile alakalı arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Kurani Kerimde Hz. İsa aleyhisselam hakkında neler söylüyor? Hz. Îsâ Kur’ân-ı Kerîm’de Îsâ, İbn Meryem ve Mesîh şeklinde zikredilen, kendisine İncil’in verildiği, Hz. Muhammed’i müjdelediği bildirilen, “Allah’tan bir ruh ve kelime” olarak tavsif edilen, ancak kul olduğu vurgulanan peygamberdir. Îsâ -aleyhisselâm-, Yahyâ -aleyhisselâm-’ın doğumundan altı ay sonra Kudüs’te dünyâyı şereflendirmiştir. Îsâ -aleyhisselâm Kur’an-ı Kerîm’de adı geçen İsrâîloğulları’na gönderilen peygamberlerin sonuncusudur. Bakara Suresi, 87. ayet Andolsun, Biz Musa’ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz? Bakara Suresi, 136. ayet Deyin ki “Biz Allah’a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O’na teslim olmuşlarız.” Bakara Suresi, 253. ayet İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhu’l-Kudüs’le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen ümmetler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır. Al-i İmran Suresi, 45. ayet Hani melekler, dediler ki “Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette seçkin, onurlu, saygındır’ ve Allah’a yakın kılınanlardandır.” Al-i İmran Suresi, 46. ayet “Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir.” Al-i İmran Suresi, 47. ayet “Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?” dedi. Fakat Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona “ol” der, o da hemen oluverir.” Al-i İmran Suresi, 48. ayet “Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.” Al-i İmran Suresi, 49. ayet İsrailoğulları’na elçi kılacak. O, İsrailoğulları’na şöyle diyecek “Gerçek şu, ben size Rabbinizden bir ayetle geldim. Ben size çamurdan kuş biçiminde bir şey oluşturur, içine üfürürüm, o da hemencecik Allah’ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah’ın izniyle doğuştan kör olanı, alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır.” Al-i İmran Suresi, 50. ayet “Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah’tan korkup bana itaat edin.” Al-i İmran Suresi, 51. ayet “Gerçekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na ibadet edin. Dosdoğru olan yol işte budur.” Al-i İmran Suresi, 52. ayet Nitekim İsa, onlarda inkarı sezince, dedi ki “Allah için bana yardım edecekler kimdir?” Havariler “Allah’ın yardımcıları biziz; biz Allah’a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahid ol” dediler. Maide Suresi, 53. ayet İman edenler “Olanca yeminleriyle elbette sizlerle birlik olduklarına ilişkin Allah’a yemin edenler bunlar mıdır? Onların bütün yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, böylece hüsrana uğrayanlar olmuşlardır” derler. Al-i İmran Suresi, 54. ayet Onlar inanmayanlar bir düzen kurdular. Allah da buna karşılık bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır. Al-i İmran Suresi, 55. ayet Hani Allah, İsa’ya demişti ki “Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim.” Al-i İmran Suresi, 59. ayet Şüphesiz, Allah Katında İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona “ol” demesiyle o da hemen oluverdi. Al-i İmran Suresi, 60. ayet Gerçek, Rabbinden gelendir. Öyleyse kuşkuya kapılanlardan olma. Al-i İmran Suresi, 84. ayet De ki “Biz Allah’a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz O’na teslim olmuşlarız.” Nisa Suresi, 155. ayet Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah’ın ayetlerine karşı inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve “Kalplerimiz örtülüdür” demeleri nedeniyle onları lanetledik. Hayır; Allah, inkarları dolayısıyla ona kalplerine damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar. Nisa Suresi, 156. ayet Bir de İnkara sapmaları ve Meryem’in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri, Nisa Suresi, 157. ayet Ve “Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle de onlara böyle bir ceza verdik. Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara onun benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. Nisa Suresi, 158. ayet Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Nisa Suresi, 159. ayet Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır. Nisa Suresi, 163. ayet Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur verdik. Nisa Suresi, 171. ayet Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah’a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah’ın elçisi ve kelimesidir. Onu OL’ kelimesini Meryem’e yöneltmiştir ve O’ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve elçisine inanınız; “üçtür” demeyiniz. Bundan kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah’tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter. Nisa Suresi, 172. ayet Mesih ve yakınlaştırılmış yüksek derece sahibi melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O’na ibadet etmeye karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse bilmeli ki, onların tümünü huzurunda toplayacaktır. Maide Suresi, 17. ayet Andolsun, “Şüphesiz, Allah Meryem oğlu Mesih’tir.” diyenler küfre düşmüştür. De ki “O, eğer Meryem oğlu Mesih’i, onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak yok etmek isterse, Allah’tan bunu önlemeye kim bir şeye malik olabilir? Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır; dilediğini yaratır. Allah herşeye güç yetirendir. Maide Suresi, 46. ayet Onların peygamberleri ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik. Maide Suresi, 72. ayet Andolsun, “Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih’in dediği şudur “Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi’ne ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur.” Maide Suresi, 73. ayet Andolsun, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir İlah’tan başka İlah yoktur. Eğer söylemekte olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan inkar edenlere mutlaka acı bir azap dokunacaktır. Maide Suresi, 74. ayet Yine de Allah’a tevbe edip bağışlanma istemeyecekler mi? Oysa Allah bağışlayandır, esirgeyendir. Maide Suresi, 75. ayet Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? Yine bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar? Maide Suresi, 78. ayet İsrailoğulları’ndan inkar edenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir. Maide Suresi, 110. ayet Allah şöyle diyecek “Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde bir şeyi oluşturuyordun da yine iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, yine Benim iznimle ölüleri hayata çıkarıyordun. İsrailoğulları’na apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkara sapanlar, “Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir” demişlerdi de İsrailoğulları’nı senden geri püskürtmüştüm.” Maide Suresi, 111. ayet Hani Havarilere “Bana ve elçime iman edin” diye vahy ilham etmiştim; onlar da “İman ettik, gerçekten Müslümanlar olduğumuza sen de şahid ol” demişlerdi. Maide Suresi, 112. ayet Havariler “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. O da “Eğer inanmışlarsanız Allah’tan korkup-sakının” demişti. Maide Suresi, 113. ayet Bu sefer Havariler “Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım” demişlerdi. Maide Suresi, 114. ayet Meryem oğlu İsa “Allah’ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın” demişti. Maide Suresi, 115. ayet Allah demişti ki “Şüphesiz Ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkar ederse, Ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım.” Maide Suresi, 116. ayet Allah “Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah’ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi söyledin?” dediğinde “Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri gaybleri bilen Sensin Sen.” Maide Suresi, 117. ayet “Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. O da şuydu Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim dünya hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sendin. Sen herşeyin üzerine şahid olansın.” Maide Suresi, 118. ayet Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Aziz olan, hakim olan Sensin Sen.” En’am Suresi, 85. ayet Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da hidayete eriştirdik. Onların hepsi salihlerdendir. Tevbe Suresi, 30. ayet Yahudiler “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar da “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar? Tevbe Suresi, 31. ayet Onlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar ilahlar edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir. Meryem Suresi, 16. ayet Kitap’ta Meryem’i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti. Meryem Suresi, 17. ayet Sonra onlardan yana kendini gizleyen bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz Cibril’i göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü. Meryem Suresi, 18. ayet Demişti ki “Gerçekten ben, senden Rahman olan Allaha sığınırım. Eğer takva sahibiysen bana yaklaşma.” Meryem Suresi, 19. ayet Demişti ki “Ben, yalnızca Rabbinden gelen bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için buradayım.” Meryem Suresi, 20. ayet O “Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz bir kadın değilken” dedi. Meryem Suresi, 21. ayet “İşte böyle” dedi. “Rabbin, dedi ki -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için bu çocuk olacaktır.” Ve iş de olup bitmişti. Meryem Suresi, 22. ayet Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi. Meryem Suresi, 23. ayet Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki “Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim.” Meryem Suresi, 24. ayet Altından bir ses ona seslendi “Hüzne kapılma, Rabbin senin alt yanında bir ark kılmıştır.” Meryem Suresi, 25. ayet Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin.” Meryem Suresi, 26. ayet Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki “Ben Rahman olan Allah’ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.” Meryem Suresi, 27. ayet Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki “Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.” Meryem Suresi, 28. ayet “Ey Harun’un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz bir kadın değildi.” Meryem Suresi, 29. ayet Bunun üzerine ona çocuğa işaret etti. Dediler ki “Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?” Meryem Suresi, 30. ayet İsa Dedi ki “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Allah Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı.” Meryem Suresi, 31. ayet “Nerede olursam olayım, beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet emr etti.” Meryem Suresi, 32. ayet “Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı.” Meryem Suresi, 33. ayet “Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.” Meryem Suresi, 34. ayet İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri “Hak Söz”. Meryem Suresi, 35. ayet Allah’ın çocuk edinmesi olacak şey değil. O Yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona “Ol” der, o da hemen oluverir. Mü’minun Suresi, 50. ayet Biz, Meryem’in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akar suyu olan bir tepede yerleştirdik. Ahzab Suresi, 7. ayet Hani Biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık. Şura Suresi, 13. ayet O “Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye dinden Nuh’a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri’ etti bir şeriat kıldı. Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten Kendisi’ne yöneleni hidayete erdirir. Zuhruf Suresi, 57. ayet Meryem oğlu İsa bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan keyifle söz edip kahkahalarla gülüyorlar. Zuhruf Suresi, 58. ayet Dediler ki “Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?” Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye örnek verdiler. Hayır, onlar tartışmacı ve düşman’ bir kavimdir. Zuhruf Suresi, 59. ayet O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları’na bir örnek kıldık. Zuhruf Suresi, 60. ayet Eğer Biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde size halef yerinize geçenler olurlardı. Zuhruf Suresi, 61. ayet Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan kıyametten yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur. Zuhruf Suresi, 62. ayet Şeytan sakın sizi Allah’ın yolundan alıkoymasın. Gerçekten o, sizin için açıkça bir düşmandır. Zuhruf Suresi, 63. ayet İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki “Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah’tan sakının ve bana itaat edin.” Zuhruf Suresi, 64. ayet “Şüphesiz Allah, O, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; şu halde O’na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.” Zuhruf Suresi, 65. ayet Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara. Hadid Suresi, 27. ayet Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik; ona İncil’i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. Bir bid’at olarak Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık emretmedik. Ancak Allah’ın rızasını aramak için türettiler ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. Saff Suresi, 6. ayet Hani Meryem oğlu İsa da “Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi “Ahmed” olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim” demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince “Bu, açıkça bir büyüdür” dediler. Saff Suresi, 14. ayet Ey iman edenler, Allah’ın yardımcıları olun Meryem oğlu İsa’nın havarilere “Allah’a yönelirken benim yardımcılarım kimlerdir?” demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki “Allah’ın yardımcıları bizleriz.” Böylece İsrailoğulları’ndan bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler.
NUH İLE İLGİLİ AYETLER… Ankebut Suresi, 14. ayet Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine elçi olarak gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi. Ankebut Suresi, 15. ayet Böylece Biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu âlemlere bir ayet kendisinden ders çıkarılacak bir olay kılmış olduk. Ahzab Suresi, 7. ayet Hani Biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık. Araf Suresi, 59. ayet Andolsun Biz Nuh’u kendi kavmine toplumuna gönderdik. Dedi ki “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım.” Araf Suresi, 60. ayet Kavminin önde gelenleri “Gerçekte biz seni açıkça bir şaşırmışlık ve sapmışlık’ içinde görüyoruz” dediler. Araf Suresi, 61. ayet O “Ey kavmim, bende bir şaşırmışlık ve sapmışlık’ yoktur; ama ben âlemlerin Rabbinden bir elçiyim.” dedi. Araf Suresi, 62. ayet “Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. Ayrıca Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah’tan biliyorum. Araf Suresi, 63. ayet “Sakınıp rahmete kavuşmanız için, içinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığı ile bir zikir kitap gelmesine mi şaştınız?” Araf Suresi, 64. ayet Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi. Araf Suresi, 69. ayet “Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? Allah’ın Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını veya üstün kıldığını hatırlayın. Öyleyse Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluş bulasınız.” En’am Suresi, 84. ayet Ve ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh’u ve onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Enbiya Suresi, 76. ayet Nuh da; daha önce çağrıda bulunduğu zaman, Biz onun çağrısına cevap verdik, onu ve ailesini büyük bir üzüntüden kurtardık. Enbiya Suresi, 77. ayet Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden ona yardım edip-öcünü aldık’. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, Biz de onların tümünü suya batırıp boğduk. Furkan Suresi, 37. ayet Nuh’un kavmi de, elçileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azap hazırladık. Hac Suresi, 42. ayet Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamıştı. Hadid Suresi, 26. ayet Andolsun, Biz Nuh’u ve İbrahim’i elçi olarak gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. Hud Suresi, 25. ayet Andolsun, Biz Nuh’u kavmine gönderdik. Onlara “Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp-korkutucuyum.” Hud Suresi, 26. ayet “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size gelecek olan acı bir günün azabından korkarım” dedi. Hud Suresi, 27. ayet Kavminden, ileri gelen inkârcılar “Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz” dedi. Hud Suresi, 28. ayet Dedi ki “Ey kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana Kendi Katından bir rahmet vermiş de bu, sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?” Hud Suresi, 29. ayet “Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah’a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Onlar gerçekten Rablerine kavuşacaklar. Ancak ben sizi, cahillik etmekte olan bir kavim görüyorum. Hud Suresi, 30. ayet “Ey kavmim, ben onları kovarsam, Allah’tan gelecek azaba karşı bana kim yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?” Hud Suresi, 31. ayet “Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda bunun aksini yaparsam gerçekten o zaman zalimlerdenim demekdir.” Hud Suresi, 32. ayet Dediler ki “Ey Nuh, bizimle çekişip-durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan, bize vadettiğini getir görelim.” Hud Suresi, 33. ayet Dedi ki “Eğer dilerse, onu size Allah getirir ve siz O’nu aciz bırakacak değilsiniz.” Hud Suresi, 34. ayet “Eğer Allah sizi azdırmayı dilemişse, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdümün size yararı olmaz. O sizin Rabbinizdir ve O’na döndürüleceksiniz.” Hud Suresi, 35. ayet Onlar “Bunu kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki “Eğer onu ben uydurduysam, günahım bana aittir. Ama ben, sizlerin suç olarak işlemekte olduklarınızdan uzağım.” Hud Suresi, 36. ayet Nuh’a vahye dildi “Gerçekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse inanmayacak. Şu halde onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme.” Hud Suresi, 37. ayet “Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda Bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır.” Hud Suresi, 38. ayet Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında onunla alay ediyordu. O “Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz” dedi. Hud Suresi, 39. ayet “Artık, ilerde bileceksiniz. Aşağılatıcı azap kime gelecek ve sürekli azap kimin üstüne çökecek.” Hud Suresi, 40. ayet Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki “Her birinden ikişer çift hayvan ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle.” Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. Hud Suresi, 41. ayet Dedi ki “Ona binin. Onun yüzmesi de, demir atması durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir.” Hud Suresi, 42. ayet Gemi Onlarla dağlar gibi dalgalar içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi “Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte olma.” Hud Suresi, 43. ayet Oğlu Dedi ki “Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur.” Dedi ki “Bugün Allah’ın emrinden, esirgeyen olan Allah dan başka bir koruyucu yoktur.” Ve ikisinin arasına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu. Hud Suresi, 44. ayet Denildi ki “Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.” Su çekildi, iş bitirili verdi, gemi de Cudi dağı üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da “Uzak olsunlar” denildi. Hud Suresi, 45. ayet Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki “Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin vadin de doğrusu haktır. Sen hâkimlerin hâkimisin.” Hud Suresi, 46. ayet Dedi ki “Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş yapmıştır. Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.” Hud Suresi, 47. ayet Dedi ki “Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum.” Hud Suresi, 48. ayet “Ey Nuh” denildi. “Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden selam ve bereketlerle gemiden in. Sizden türeyecek diğer kâfir Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara Bizden acı bir azap dokunacaktır.” Hud Suresi, 49. ayet Bunlar Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz güzel olan sonuç takva sahiplerinindir. Hud Suresi, 89. ayet “Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil.” İbrahim Suresi, 9. ayet Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp öfkelerinden ısırdılar ve dediler ki “Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.” İsra Suresi, 3. ayet Ey Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın çocukları! Şüphesiz o, şükreden bir kuldu. İsra Suresi, 17. ayet Biz, Nuh’tan sonra nice kuşakları yıkıma uğrattık. Kullarının günahlarını haber alıcı, görücü olarak Rabbin yeter. Kaf Suresi, 12. ayet Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud kavmi de yalanladı. Kamer Suresi, 9. ayet Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz Nuhu yalanladılar ve “Delidir” dediler. O baskı altına alınıp engellenmişti.’ Kamer Suresi, 10. ayet Sonunda Rabbine dua etti “Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen bu kâfir toplumdan intikam al.” Kamer Suresi, 11. ayet Biz de bardaktan boşanırcasına akan’ bir su ile göğün kapılarını açtık. Kamer Suresi, 12. ayet Yeri de coşkun kaynaklar’ halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı hükmümüzü gerçekleştirmek üzere birleşti. Kamer Suresi, 13. ayet Ve onu da tahtalar ve çivilerle inşa edilmiş gemi üzerinde taşıdık; Kamer Suresi, 14. ayet Gözlerimiz önünde akıp-gitmekteydi. Kendisi ve getirdikleri İnkâr edilmiş-nankörlük edilmiş olan Nuha bir mükâfat olmak üzere. Kamer Suresi, 15. ayet Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? Kamer Suresi, 16. ayet Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış? Meryem Suresi, 58. ayet İşte bunlar; kendilerine Allah’ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Âdem’in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız insan nesillerinden, İbrahim ve İsrail Yakupin soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman olan Allah’ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar. Mü’min Suresi, 5. ayet Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra sayısı çok fırkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini susturmak için yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, batıla-dayanarak’ mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış? Mü’minun Suresi, 23. ayet Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine elçi olarak gönderdik. Böylece kavmine dedi ki “Ey Kavmim, Allah’a kulluk edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?” Mü’minun Suresi, 24. ayet Bunun üzerine, kavminden inkâra sapmış önde gelenler dediler ki “Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah öne sürdüklerini dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz.” Mü’minun Suresi, 25. ayet “O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin.” Mü’minun Suresi, 26. ayet “Rabbim” dedi Nuh. “Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardım et.” Mü’minun Suresi, 27. ayet Böylelikle Biz ona “Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her tür hayvandan ikişer çift ile içlerinden aleyhlerine söz geçmiş azap gerekmiş olanlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır” diye vahyettik. Mü’minun Suresi, 28. ayet “Böylece sen, beraberinde olanlarla gemiye bindiğinde o zaman de ki “Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah’a hamd olsun.” Mü’minun Suresi, 29. ayet Ve de ki “Rabbim, beni kutlu bir konakta indir, Sen konuklayanların en hayırlısısın.” Mü’minun Suresi, 30. ayet Hiç şüphesiz bunda ayetler vardır ve Biz gerçekten denemeden geçiririz. Mü’min Suresi, 31. ayet “Nuh kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer bir gün. Allah, kullar için zulüm istemez.” Necm Suresi, 52. ayet Daha önce Nuh kavmini de. Çünkü onlar, daha zalim ve daha azgındılar. Nisa Suresi, 163. ayet Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur verdik. Nuh Suresi, 1. ayet Şüphesiz, Biz Nuh’u; “Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar” diye kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. Nuh Suresi, 2. ayet O da dedi ki “Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.” Nuh Suresi, 3. ayet “Allah’a kulluk edin, O’ndan korkun ve bana itaat edin.” Nuh Suresi, 4. ayet “Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah’ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız.” Nuh Suresi, 5. ayet Dedi ki “Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum.” Nuh Suresi, 6. ayet “Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı.” Nuh Suresi, 7. ayet “Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler.’ Nuh Suresi, 8. ayet “Sonra onları açıktan açığa davet ettim.” Nuh Suresi, 9. ayet “Daha sonra davamı onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim.” Nuh Suresi, 10. ayet “Bundan böyle” dedim. “Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır. Nuh Suresi, 11. ayet “Öyle yapın ki, Üzerinize gökten sağanak bol miktarda yağmur yağdırsın.” Nuh Suresi, 12. ayet “Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size ürün yüklü bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin.” Nuh Suresi, 13. ayet “Size ne oluyor ki, Allah’tan bir vakarı ummuyorsunuz?” Nuh Suresi, 14. ayet “Oysa O, sizi gerçekten tavır yaratmıştır.” Nuh Suresi, 15. ayet “Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum mutabakat içinde yaratmıştır?” Nuh Suresi, 16. ayet “Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de aydınlatıcı ve yakıcı bir kandil yapmıştır.” Nuh Suresi, 17. ayet “Allah, sizi yerden bir bitki gibi bitirdi.” Nuh Suresi, 18. ayet “Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi diriltici bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır.” Nuh Suresi, 19. ayet “Allah, yeri sizin için bir yaygı kıldı.” Nuh Suresi, 20. ayet “Öyle ki, onun içinde geniş yollarında gezip-dolaşırsınız, diye.” Nuh Suresi, 21. ayet Nuh “Rabbim, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi artırmayan kimselere uydular.” Nuh Suresi, 22. ayet “Ve büyük büyük hileli-düzenler kurdular.” Nuh Suresi, 23. ayet “Ve dediler ki Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd’i, ne Suva’ı, ne Yeğus’u, ne Ye’uk’u ve ne de Nesr’i.” Nuh Suresi, 24. ayet “Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp-saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma.” Nuh Suresi, 25. ayet Bunlar, hataları dolayısıyla suda boğuldular, sonra ateşe sokuldular. O zaman da Allah’ın dışında hiçbir yardımcı bulamadılar. Nuh Suresi, 26. ayet Nuh “Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma.” dedi. Nuh Suresi, 27. ayet “Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan facir’den kâfirden başkasını doğurmazlar.” Nuh Suresi, 28. ayet “Rabbim, beni, annemi, babamı, Mü’min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma.” Sad Suresi, 2. ayet Hayır; o inkâr edenler boş bir gurur ve bir parçalanma içindedirler. Saffat Suresi, 75. ayet Andolsun, Nuh Bize dua edip seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik. Saffat Suresi, 76. ayet Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık. Saffat Suresi, 77. ayet Ve onun soyunu, dünyada onları da baki kıldık. Saffat Suresi, 78. ayet Sonra gelenler arasında ona hayırlı ve şerefli bir isim bıraktık. Saffat Suresi, 79. ayet Âlemler içinde selam olsun Nuh’a. Saffat Suresi, 80. ayet Gerçekten Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Saffat Suresi, 81. ayet Şüphesiz o, Bizim Mü’min olan kullarımızdandı. Saffat Suresi, 82. ayet Sonra diğerlerini suda boğduk. Saffat Suresi, 83. ayet Doğrusu İbrahim de onun soyunun bir kolundandır. Şura Suresi, 13. ayet O “Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye dinden Nuh’a vasiyet ettiğini ve sana vah yettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri’ etti bir şeriat kıldı. Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten Kendisi ne yöneleni hidayete erdirir. Şuara Suresi, 105. ayet Nuh kavmi de gönderilen peygamberleri yalanladı. Şuara Suresi, 106. ayet Hani onlara kardeşleri Nuh “Sakınmaz mısınız?” demişti. Şuara Suresi, 107. ayet “Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.” Şuara Suresi, 108. ayet “Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin.” Şuara Suresi, 109. ayet “Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca âlemlerin Rabbine aittir.” Şuara Suresi, 110. ayet “Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Şuara Suresi, 111. ayet Dediler ki “Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?” Şuara Suresi, 112. ayet Dedi ki “Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur.” Şuara Suresi, 113. ayet “Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız anlarsınız.” Şuara Suresi, 114. ayet “Ve ben Mü’min olanları kovacak değilim.” Şuara Suresi, 115. ayet “Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım.” Şuara Suresi, 116. ayet Dediler ki “Eğer bu söylediklerine bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulup kovulacaksın.” Şuara Suresi, 117. ayet Dedi ki “Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı.” Şuara Suresi, 118. ayet “Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan müminleri kurtar.” Şuara Suresi, 119. ayet Bunun üzerine, onu ve onunla birlikte olanları insan ve hayvanlarla yüklü gemi içinde kurtardık. Şuara Suresi, 120. ayet Sonra bunun ardından geride kalanları da suda-boğduk. Şuara Suresi, 121. ayet Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Tahrim Suresi, 10. ayet Allah, inkâr edenlere, Nuh’un eşini ve Lut un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikâhları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, kocaları kendilerine Allah’tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de “Ateşe diğer girenlerle birlikte girin” denildi. Tevbe Suresi, 70. ayet Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Yunus Suresi, 71. ayet Onlara Nuh’un haberini oku. Hani kavmine demişti ki “Ey kavmim, benim makamım ve Allah’ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah’a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın veya tasa konusu olmasın, sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin. Yunus Suresi, 72. ayet Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah’a aittir. Ve ben, Müslümanlardan olmakla emrolundum. Yunus Suresi, 73. ayet Fakat onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak. Zariyat Suresi, 46. ayet Bundan önce Nuh kavmini de yıkıma uğrattık. Çünkü onlar da fasık bir kavim idi. Abdullah İbnu Amr radıyallâhu anhümâ anlatıyor “Rasûlullah aleyhissalatü vesselam ın “Nuh aleyhisselam Ramazan ve Kurban bayramları hariç, yıl orucu tutmuştur” dediğini işittim.” Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Nuh suresi hakkındaki hadisleri nelerdir? İşte Nuh Suresi İle İlgili bazı Hadisler. Nuh kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmiştir. Şöyle ki Vedd adındaki put Devmetu’l-Cendel’de idi ve Kelb kabilesine aitti. Süva’ adındaki put Hüzeyl’in idi. Yeğüs adındaki put Murad kabilesine aitti. Sonra Benu Gutayf’ın oldu, Sebe’ye yakın Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan’a aitti. Nesr, Himyer’in, Al-i Zi’l-Kela’ın idi. Bu put isimleri aslında Nuh kavmindeki salih kimselere aitti. Şeytan bu salihler ölünce kavimlerine şu telkini yaptı “Salih kişilerinizin oturmuş oldukları yerlere onların hatırasına dikitler dikin ve bunlara onların isimlerini verin”. Halk bu telkine uyup, söyleneni yaptı. Bidayette tapınma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup gittiler ve haklarındaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapınmaya başladılar.” Ravi İbnu Abbas Kaynak Buhari, Tefsir, Nuh 1 Nuh aleyhisselam hakkında Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerde buyurdu ki “Melek-ül mevt Azrail aleyhisselam Nuh’a aleyhisselam geldiğinde dedi ki “Ey Nuh ey peygamberlerin en büyüğü en yaşlısı ey uzun ömürlü ve ey duası kabul olunan! Dünyayı nasıl gördün?” Nuh aleyhisselam dedi ki “Şöyle bir kimse gibi ki, kendisine iki kapısı olan bir ev yapılmış da birinden girmiş diğerinden çıkmıştır.” Hz. Nuh ile birlikte iman edenlerin sayısı İbn Abbas’tan nakledilen Sahih rivayete göre, onlar kadınlarıyla birlikte seksen kişi idiler. Ebu Ümâme’nin hadisini ise İbn Hibbân, “Sahili” adlı kitabında ondan şöyle rivayet etmiştir Adamın birisi Rasûlullah sav’e – Ey Allah’ın resulü! Âdem Peygamber miydi?” diye sordu, Rasûlullah – Evet! O, Allah ile konuşan yani Allah’ın kelamına muhatap olan bir peygamberdi, diye cevap verdi. Bunun üzerine o adam – Hz. Âdem ile Hz. Nuh arasında ne kadar zaman geçti?” Diye tekrar sordu. Rasûlullah – On nesil, diye cevap verdi.”
hz nuh aleyhisselam ile ilgili iki ayet